Bu kelimeler, Azra Kohen’in “Gör Beni” adlı kitabının arka kapağından…
Her şeyin durduğu; yalnızca fısıltılara kulak verilen, enkaz altından gelecek olan tek bir nefes sesine kilitlenilen bu günlerde, bu büyük yıkımın, büyük felaketin, tarifsiz acının ve en büyük çaresizliğin günlerinden bir işaret…
Nasıl anlatılır ve tarif edilir ki 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem ve sonrası… Bu tarih, yalnızca Türkiye için değil, dünyanın dört bir yanında yaşayan duyarlı ve bir şeyler yapmak isteyen insanlar için de unutulmayacak ve her zaman acıyla anımsanacak.
Derinden üzgünüm, çaresizliğimi milyonlarca insan gibi haykırmak istiyorum ama elimden bir şey gelmiyor. 6 Şubat öncesine dönemiyoruz, kağıt gibi, bir avuç kumdan yapılmış gibi; ama tersine bilmem ne evleri, bilmem ne rezidansı adlarıyla pazarlanmış; parçalanan, ufalanan, korunmasız binaları geriye gidip güçlendiremiyoruz. Depreme dayanıklı konutlar inşa edip, kaybettiğimiz can sayısını onlara, birlere, belki de hiçlere indiremiyoruz…
Yazık, çok yazık!
Elimizde kalan, sadece yıkıntılar altında bir fotoğraf… Enkazda, üzerine toz toprak saçılmış, mistik bir mesaj veriyor: “Gör Beni”…
Hatay’da kurtarma çalışmalarına katılanlardan biri, Bodrum AKUT ekibinden Ezgi Anlaşan, benim kız kardeşim… Bir canlı bulma umuduyla girdiği ilk enkazda, işte bu kitapla karşılaştı: Gör Beni.
Bu görüntü kocaman bir mesaj veriyor, anlayana:
Ben bir insanım diyor, benim için yaptığın evleri, içinde yaşayacak olan bana, çocuklarıma, baktığım hayvan dostlarıma, onların canlarını korumaya yönelik yap!
Benim için yaptığın yolları, havaalanlarını, hastaneleri, gerçekten beni korumak için inşa et! Benim ve bu ülkede yaşayan tüm canlıların en başta yaşam, sonra barınma, düşünme, eğitim, sağlık tüm haklarını gerçekten koru gözet! İnsana yakışan bir hayat yaşamam için tüm önlemleri al…
Yardım tırlarının üzerinde şu belediyenin ya da şu valiliğin pankartının yazması gibi detaylarla uğraşmayı bırak artık “gör beni!”
Kayıpları ifade eden rakamların her biri anıları, yaşanmışlıkları, öfkeleri, sevgileri, gelecek düşleri olan bireyler, canlarımız… Siyasi hesaplarınızdan, yağmalarınızdan, yardımlarımız gerçekten sahibine ulaşacak mı? endişelerimizden uzak “gör beni” diyenlerden oluşan kocaman bir can pazarı…
Hallac-ı Mansur’un dediği gibi: “Cehennem acı çektiğimiz değil, acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdir.”
Bırak tüm hesapları, tüm çıkarları… Bil nasıl acı çektiğimi, bil ne halde olduğumu…
Gör beni!
8 Şubat saat 14.00 itibariyle AKUT, 30 ekip ve 639 gönüllüyle deprem bölgesindeydi. 4 arama köpeğinin yer aldığı arama kurtarma çalışmalarında 78 kişi canlı olarak kurtarıldı.