Konuştuğum, gözlemlediğim herkeste bu kez farklı bir heyecan ve umut var. Baharın bu kez daha sıcak, daha güzel olacağına dair bir heves ve inanç hâkim…
Profesyonel yaşamımda önce gazeteci olarak sonra da yer aldığım seçim ekiplerinde bizzat çalışarak seçim havasını çok soludum, gelişmeleri yakından hatta tam da içinden takip ettim ama bu kez farklı bir iklimdeyiz hissi ve öngörüsü içerisindeyim.
Yerleştiğim sahil kasabasında öyle yoğun bir propagandaya tanıkdeğiliz. Hatta siyasi havayı daha çok sosyal medya üzerinden takip eder durumda olsak da uzaktan izleyiciliğin keyfini sonuna kadar çıkarıyorum. İzliyorum, yorumluyorum.
Manzarayı izlemenin, manzarayı oluşturmaktan ve içinde yer almaktan daha keyifli olduğu sonucuna varıp kendimce mutlu da oluyorum…
Milas ilçesine bağlı Güllük Mahallesi’nde, bu sınırlı takip durumunda katılabildiğim tek parti etkinliği ise TİP’in gerçekleştirdiği oldu…Ülke genelinde olduğu gibi Muğla ve ilçelerinde de TİP yoğun bir çalışma yürütüyor, seçime yönelik faaliyetleriyle ses getiriyor. Partinin Güllük’te bir programı olduğunu öğrendiğimde de bakalım nasıl bir ilgi olacak, adaylar neler söyleyecek diye merak ettim ve Muğla milletvekili adayları Mehmet Aslantuğ, Neşe Tuncer ve Neşet Karadağ’ı Güllük ziyaretlerinde izleme olanağı buldum.
Yukarıda da belirttiğim gibi şimdiye dek daha büyük ölçekte daha yoğun bir şekilde gerçekleşen seçim çalışmalarının içinde bulundum ama Aslantuğ, Tuncer ve Karadağ’ın ziyareti, mütevazı bir etkinlik olmasına rağmen gördükleri ilgi ve coşku beni şaşırttı.
Bir kere seçim şarkısı zaten tam on ikiden vurmuştu.
Eski belediye binasının önünde toplaşan kalabalık, Sezen Aksu’nun şarkısının eşliğinde fıkır fıkırdı. Bu etki gelene geçene, meydanda sevinçle oynayan miniklere bile yansıyordu. İnsanların gözleri ışıl ışıldı, umutlu bir bakış vardı ve son yıllarda pek de rastlamadığımız yoğunlukta mutlu görünüyorlardı.
Hani neredeyse bir şenlik havasıyla beklenen milletvekili adayları alana vardığında sinirli ve gergin siyasetçi portresinden uzak bir tabloda buluşma gerçekleşti.
Sıra konuşmalara geldiğinde yine bunca yıllık deneyimlerimden farklı bir tanıklık nedeniyle bir kez daha şaşırdım. Her biri kısa, öz ve net konuştu.Neşe Tuncer daha yeşil, daha mavi bir Muğla için mücadele ettiklerini ve amaçlarının hiç kimsenin kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmemesi olduğunu söyledi.
Neşet Karadağ ülke genelindeki rüzgârı doğrulayarak partilerine büyük bir teveccüh olduğunu vurguladı ve “Korku duvarlarınızı yıktığınızı görüyoruz” dedi.
Mehmet Aslantuğ da “Neden TİP?” sorusunun yanıtlarını sıraladı ve “Muğla’da çevre ve emekçi hakları mücadelesi veren hak savunucularının önünü açmak ve meclise taşımak önceliğimiz. Türkiye’de artık bu mücadele siyasetin ötesinde bir haysiyet sorunu olmuştur. Doğa ile insan arasına kâr amacı güden şirketler giremeyecektir, girmemelidir” dedi; hak ve özgürlüklerin inşasına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Sıkmadan bunaltmadan yapılan konuşmaların ardından alandaki kalabalık çoğunlukla Mehmet Aslantuğ’la fotoğraf çektirmek için sıraya girdi.
Birileri bir yerlerde bu rengarenk halkın, bu ülkenin bir arada yaşamayı yüzyıllardır başarmış insanlarının ince noktalarına basmayı, düşmanlık ve saf yaratmayı; şampuan reklamlarını bile huylanıp ayrımcılık oluşturmak için yararlanmayı sürdürürken, siyaset denilen cephede farklı bir iklim, gülümseyen ve umutlu yüzler görmenin de mümkün olabilmesi ilginçti.
Bakalım 14 Mayıs’ta sandığa nasıl bir tablo yansıyacak, hep birlikte göreceğiz.