Oturduğum beş katlı apartmanın yapılış tarihi 1982… Uzmanı olmasam da yorgun bir
bina ve depreme dayanıksız olduğunu tahmin ediyorum…
Apartman eski, ama Hatay bölgesinde ‘zemin sağlam’ diyerek yıllarca
kendimi bir nebze teselli ediyorum…
Eminim binlerce kişi çaresiz olduğu için ve binasını yeniden yapıp
veya müteahhitte veremeyeceği için benim gibi düşünüyor.
Deprem uzmanları, ‘İzmir’de 17 fay var’, “7 büyüklüğünde depreme
hazır olun“, “tsunami olabilir” diye her defasında ‘acil önlem alınmalı’
diye yetkilileri göreve çağırır…
Peki, kim bu yetkili… Bir tanesi de sorumluluğu üzerine almıyor…
Ne belediye ne Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı…
Sorumlu kim?
Yine bir çağrı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu’ndan geldi… “İzmir’de yapıların yüzde 52’si, 1998’den önceki deprem yönetmeliklerine göre yapıldı. Binaların yüzde 50’sinde kontrol şart. Binaların yüzde
36’sı kaçak” diyor ve ‘acil’ koduyla sesleniyor…
Evet, ekonomi berbat durumda… Yaşıyoruz, hissediyoruz ve çırpınıyoruz…
Ama deprem gerçeğini unutmamak gerek… Ekonomik krizle boğuşabilirsin, et veya meyveyi üç ayda yiyebilirsin,
3 yılda bir ayakkabı alarak yaşama imkânı bulursun.
Ama, bir deprem geldiğinde sonu ölüm olacaktır…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyeleri arasında kentsel dönüşüm için ‘acil’ işbirliği yapmalı…
Daha doğrusu, işin sorumluları olan bu kurumlar öncelikli görevlerini yapmalı.
Belediyelerin eli rahatlatılmalı, vatandaşa evinin yenilenmesi için destek olunmalı…
Tabii, şunu hatırlatayım,
Deprem binaları yapmak için ormanları, hazine ve sit alanlarını imara açmaktan bahsetmiyorum
Rantçıya, beşli çeteye, verilen bütçeleri, biraz da vatandaşa verilmesinden bahsediyorum.
Mesela ‘geçiş garantili‘ yollar yerine vatandaşa ‘oturma garantili kredi’ açabilirsiniz…
20 yıllık evini satmamak, devretmemek şartıyla düşük faizli kredi mesela.
xxxxxxxxxxxxx
Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde ADALETİ düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan mükemmel bir insandır.
KONFÜÇYUS