Şaşırdık mı? Tabii ki hayır!
Memleketin her köşesini betonla kaplamayı kendine misyon edinmiş bir düşünce, şimdi de gözünü Time dergisinin ‘dünyada görülmesi gereken 20 yer’ arasında gösterdiği Aya Yorgi Koyu’na dikmiş.
***
Yetmedi mi diye soruyoruz, ama belli ki doymak bilmeyen bir iştahla her koyu, her ormanı, her sahili “turizm” adı altında betona gömme niyetindeler.
Aya Yorgi, dünya çapında tanınan, berrak suları ve eşsiz doğasıyla bilinen bir cennet köşesiydi. Ancak ne gam! Rant lobisinin gözünde burası da bir avuç dolusu dolar ediyor.
***
İhaleye giren şirketlere şöyle bir baktığımızda, sürpriz yok. Bildiğimiz, tanıdığımız, her kamu ihalesinde baş gösteren yandaş müteahhitler, bu kez de Aya Yorgi’ye bayrak dikmeye hazırlanıyor.
Sahiller halkın mıydı? Yok canım, eskidendi o! Artık sahiller lüks otellerin, beach club’ların, yüksek duvarların ardına saklanan villaların… Halk mı? Halk da evinden denizi izleyebilir. Camı açınca biraz iyot kokusu gelirse ne âlâ!
Halk tepkili mi? Elbette.
Çevreciler ayakta mı? Kesinlikle.
Ama Turizm Bakanlığı her zamanki gibi kulakları tıkamış, gözleri kör, vicdanı çoktan unutulmuş bir halde.
***
Çeşme Projesi’yle başaramadıklarını, şimdi parça parça hayata geçirmeye çalışıyor gibiler. Ne de olsa, büyük lokmayı yutamazsan, küçük küçük kemirirsin. Aya Yorgi de işte öyle kemiriliyor!
Peki, bu talana kim dur diyecek?
İşte burası büyük bir muamma.
Kamuoyu tepkisi mi? Onu pek takan yok. Hukuk mu? Çevresel etki değerlendirme raporlarını anında “uygundur” diye onaylayan sistem içinde, hukukun da pek hükmü kalmadı.
***
Bir koy giderse, ardından diğerleri gelir. Şimdiden Ege’nin dört bir yanına düşen beton gölgelerini görüyoruz. Çeşme’den Bodrum’a, Marmaris’ten Gökova’ya, her kıyıya göz dikildi. Ve eğer ‘dur’ demezsek, bu iştah hiç doymayacak!
Türkiye’nin bütün yeşil cennetlerinde olduğu gibi Aya Yorgi’yi de yediniz, afiyet olsun!
Ama unutmayın, bu koylar halkın, doğanın ve geleceğin mirasıdır. Bakalım, vicdanlarınızı bir gün geri satın alabilecek misiniz?