Yüreklerimizi dağlayan Kartalkaya otel faciası, hepimizi bir kez daha derinden sarsarken suçun ve sorumluluğun kimde olduğu sorusu üzerinde tartışmalara yol açtı.
Ama bu tartışmaların bir yönü, insanın aklını durduracak kadar alaycı bir yere varıyor: Ölenler suçlu olabilir mi?
Şimdi bir an düşünelim: Bir otel odası kiralarken, “Bu otelin yangın merdivenleri yönetmeliğe uygun mu?
Duman sensörleri çalışıyor mu? Acil çıkış kapısı kilitli mi?” diye soruyor muyuz? Hayır. Belki de sormadığımız için, hukuk ölenleri suçlu bulacak, kim bilir?
“Kendi can güvenliğinizi neden denetlemediniz?”
Aileler, giden canları için dava açacak, suçluların cezalandırılmasını isteyecek. En azından sorumluların ceza alması acılarını dindirmese de bir damla su serpecek.
Ama, suçlunun değil mağdurun daha çok suçlandığı ülkemizde bu olayda farklı sonuçların çıkma ihtimali var tabii…
Mahkeme salonunda, ölenlerin yakınlarına soğukkanlı bir şekilde bu sorunun yöneltildiğini düşünün. Sanki tüm denetim mekanizması, vatandaşın omuzlarına yüklenmiş gibi.
Eğer bir otelde konaklayacak kadar cesursanız, dumandan boğulmanız için suçu da kendinizde aramalısınız, öyle mi? Bu mantığa göre, bir asansöre binmeden önce çelik halatların aşınıp aşınmadığını kontrol etmememiz de bizim hatamız olmalı.
Şu soruyu sormak gerekiyor: Vatandaşın güvenliğini sağlamak için otel işletmecileri, belediye ve devletin ilgili kurumları ne için var?
Otel Denetimleri: Bakanlık Nerede?
Bu olayda sürekli belediye algısı yaratılıyor, ama otellerin denetimi Bakanlığın sorumluluğunda değil mi? Yangın yönetmeliği, duman sensörleri ve acil çıkış kapıları gibi hayati önlemleri kim kontrol ediyor?
Bu noktada denetim eksiklikleri varsa, sorumlu olan Bakanın istifa etmeyi düşünmesi gerekmez mi? Suçu belediyeye yıkmak, sorumluluğu gizleme çabasından başka bir şey değil.
Ayrıca, Bakanlık yetkililerinin “Otelde denetim yetkisinin kimde olduğunun belirlenmesi için 10 gün gerek” açıklaması bir skandaldır. Neden 10 gün bekleniyor? İşlemesi gereken denetim mekanizmaları ve ilgili mevzuat bu kadar belirsiz mi?
Yüksek sorumluluk gerektiren bu durumda, bu kadar uzun bir süre beklemek kabul edilebilir değil.
Soma Faciası’ndan Alınan Dersler (!)
Kartalkaya faciası, Soma maden kazasını anımsatıyor. Orada da sorumlular yargılandı, ama çıkan sonuç: Firma sahiplerine adeta ceza indirimi verildi.
Kazada hayatını kaybeden işçilerin, “Neden o madende çalıştınız? Denetlemediniz mi?” diye sorgulanmamış olmaları bir teselli (!) çünkü mantık bu yöne doğru ilerliyor.
Asıl Soru: Sorumlu Kim?
Hukuk sistemi, vatandaşın temel haklarını korumak için mi var, yoksa vatandaşı korumasız bırakmak için mi?
Bir otel işletmecisinin maliyeti düşürmek için yangın önlemlerini hiçe saymasının sorumluluğu, o otelde bir gece konaklamak isteyen masum insanların üzerine yıkılamaz.
Bakın rakamlara… Türkiye’de 2003’ten bu yana 24 facia olmuş, bu facialarda “resmi verilere göre” 54 bin 780 kişi hayatını kaybetti. İstifa eden yetkili sayısı ise sıfır… Şaka gibi değil mi?
Son sözümüz, yargıya:
Sorumlu olanların kim olduğunu hepimiz biliyoruz; yeter ki hukuk da hatırlasın.