Herkesin dilinde aynı şey: “Ekonomi ne olacak?”
Olacak olan belli de, biz yine de umut etmeye devam edelim. Marketlerde fiyatını görüp de şoka girmediğimiz bir ürün var mı?
Daha dün, soğanın kilosu altı lira iken şimdi otuz lira. Demek ki ekonomi büyüyor, cebimizdeki delik de onunla birlikte!
Ekonomik sıkıntıların derinleşmesiyle birlikte toplumun psikolojisi darmadağın.
“Daha ne kadar kötü olabilir?” diye sormayı bıraktık, çünkü her soruya ekonomi bir şekilde “Tut bakalım şu zamla!” diyerek cevap veriyor.
Kimse farkında değil mi zannediyorsunuz? Pazarcı, “Abi vallahi bize de zam geliyor” diyor; ama bu durumda pazarcı da haklı, evine ekmek götürmek istiyor.
Çayın yanında gevrekle doymaya çalışan vatandaşın derdi…
Gevreğin yanında çayı bile hayal etmek. Bırakın çayı şeker bile lüks oldu.
Ekonomik planlar yapılırken birilerinin unuttuğu bir şey var: Vatandaş nefes almak istiyor! Ama nefes bile pahalandı sanki. Kiralar deseniz uçmuş, elektrik faturaları cebimizi yakıyor; tek kurtuluş elektriksiz yaşamaya çalışmak.
Herkesin bildiği şu klasik ekonomi döngüsü var ya, “Arz ve talep dengesi.” Peki, talep azaldıysa neden fiyatlar artıyor?
Ya da cebimizde parayı sıkıp döksek bile neden mutfak dolmuyor? Sorular bitmiyor, ama birileri o kadar meşgul ki bu soruları cevaplamaya bile zamanları yok.
Bu ekonomik tablonun gölgesinde yaşanan sosyal sorunları kim fark edecek?
Uyuşturucu satışı arttı diyorsunuz; e tabii, insanlar umut yerine karanlığa sarılıyor. Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, artan şiddet olayları derken; her şey aslında ekonomiyle bağlı.
Parasız insan mutsuz, mutsuz insan da tehlikeli oluyor.
Peki ya çözüm? Ah, en zoru şu:
Kimse için kolay bir yolu yok. Ancak en azından şu alaycı bakışı bir kenara bırakarak, ciddi ciddi harekete geçilmesi gerekiyor. Ekonomik önlemler alınırken halkın dışında bırakan o plânlardan vazgeçilmeli.
İşsizliği azaltacak, üretimi artıracak, temel ürünlere erişimi kolaylaştıracak politikalar hayata geçmeli.
Son sözümüz:
“Ekonomi iyiye gidiyor,” diyenlere biz de şunu soralım: Hangi ekonomi? Halkın cebindeki mi yoksa büyük plazalardaki?
Bugün korkuyla yaşadığımız bu toplum, yarın için umut dolu olabilir. Yeter ki sorunları görmezden gelmeyelim ve birlikte hareket edelim.
Düzeltmek zor ama unutmayalım; umut yıkılmaya başladığı yerden inşa edilmeli.
Bugün şaka gibi görünse de yarın ciddiyetle adım atabiliriz.
Yeter ki “Kıssadan hisse” diyenleri duyacak kulaklar olsun!