Prof. Dr. Yüksel Gürüz
Dünya Sağlık Örgütünün hastalığın ciddiyetini vurgulayan kararı sonrasında bu yazımı MAYMUN ÇİÇEĞİ (Monkeypox) konusuna ayırdım. Hayvanlardan insanlara geçen viral bir hastalıktır. Çiçek hastalığına benzer şikayetlerin daha hafif olarak seyrettiği bir tablodur. 1980’li yıllarda çiçek hastalığının kökünün kazındığı görüşüyle birlikte aşılama takviminden çıkarılması sonrası orthopox virüs ailesinden insan sağlığına yönelik en önemli tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Maymun çiçeği hastalığı orta ve batı Afrika’daki yağmur ormanlarına yakın yerleşimlerde daha sık görülen ve şehirlerde de artarak görülmeye başlayan bir hastalıktır. Kemirgenler ve insan dışı primatlar hastalığa yakalanan hayvanlar arasındadır.
Monkeypox virüsü zarflı, çift sarmallı bir DNA virüsü olup Orthopoxvirus genusun Poxviridae ailesine aittir. Genetik olarak 2 alt kolu vardır; Kongo vadisindeki Orta Afrika kolu ve Batı Afrika kolu. Kongo vadisi kolunun daha ağır olgulara yol açmakta ve daha hızlı bulaşmaktadır. Kamerun bu iki kolunda görüldüğü tek ülkedir. Bazı sincaplar, bazı sıçanlar, insan dışı primatlar hastalığa duyarlıdır. Başka hayvan türlerinin de duyarlı olma olasılığı vardır.
İlk insan olgusuna, Kongo’da çiçek hastalığının kökünün kazındığı 1968 sonrasında, 1970 yılında 9 aylık bir çocukta rastlanmıştır. O günden beri kırsal alanda veya yağmur ormanlarına yakın yerleşim yerlerinden oldukça çok sayıda olgu bildirilmeye devam etmiştir. Toplamda 11 Afrika ülkesinden (Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Fildişi Sahilleri, Liberya, Nijerya, Demokratik Kongo, Kongo Cumhuriyeti, Gabon, Sierra Leone, Benin ve Güney Sudan) insan olguları bildirilmiştir. 1996–97’de demokratik Kong Cumhuriyetinde öncekilere göre daha hızlı yayılan ama ölüm riski düşük bir salgın bildirilmiştir. Eş zamanlı gerçekleşen suçiçeği (varicella virüsü) ve Maymun Çiçeği salgınında hastalıkların bulaşıcılığındaki değişim daha da belirgin izlenmiştir. 2017 yılından beri Nijerya 500 şüpheli, 200 kesin tanı almış, %3 ölümle sonuçlanan olgu sayısıyla dikkat çekmiştir. Hızlı bulaşma potansiyeli ile Orta ve Batı Afrika’nın değil tüm dünyanın önemli bir sağlık sorunudur. Afrika dışındaki ilk salgın 2003’de ABD’de evcil kırsal alan köpekleriyle temas sonrası görülmüştür. Köpeklerin Gana’dan ithal edilen bazı kemirgenlerle temas ederek enfekte olduğu ve sonucunda 70 insan olgusuna yol açtığı anlaşılmıştır. 2018 Eylül ve sonrasındaki aylarda Nijerya’dan İsrail’e, Birleşik Krallığa, Singapur’a, ABD’ne giden turistlerde de görülmüştür. Mayıs 2022’de endemik olmayan bazı ülkelerden de monkeypox insan olguları bildirilmeye başlamıştır. İnsanlara enfekte hayvanların kanları, kanlı vücut sıvıları, deri ve mukozalarındaki lezyonlarla temas sonrasında bulaşmaktadır. Virüsün rezervuarı tam net olmamakla beraber kemirgenler en olası kaynak olarak görülmektedir. Az pişmiş et veya diğer hayvan ürünlerini tüketmek de olası bulaşta rol oynar. Ormanlık alanlara yakın yaşayan insanların enfekte hayvanlarla teması da olası riskler arasında kabul edilmektedir. İnsandan insana bulaş için enfekte kişiyle solunum düzeyinde yakın temas, deri lezyonları veya kısa süre önce kontamine olmuş eşya ve yüzeyler bulaşta rol oynamaktadır. Aktif hastalığı olanlarla nefes yoluyla atılan partiküllere uzun süre hedef olmak sağlık çalışanları, aynı evde yaşayanları yüksek riske sokmaktadır. Genel olarak toplumsal immünitenin azaldığı yerlerde bulaş daha hızlı olmaktadır. Plasenta yoluyla fetüsün de enfekte olabileceği gözlemlenmiştir. Doğum sırasındaki yakın temas da bulaşa yol açmaktadır. Yakın temas çok önemli bir risk faktörü olmasına rağmen cinsel ilişkiyle bulaş gözlemlenmemiştir.
Hastalığın kuluçka süresi 1-2 hafta kadardır. Üç haftaya uzayan olgular da bildirilmiştir. Hastalık 2 farklı dönemde seyretmektedir; (a) İşgal dönemi (0-5 gün) ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı, kas ağrıları, ileri derecede halsizlik ile seyreder. (b) bunu ateşlenmeden sonraki 1-3 gün içinde lenf bezi şişmeleri izler. Deri döküntüsü yüzde, kollarda ve bacaklarda (avuç ve ayak tabanında) daha belirgindir. Ağız mukozası, genital bölge, konjonktiva ve kornea da tutulur. Maküler tarzdaki geniş tabanlı, deriden çok kabarık olmayan döküntüler, veziküller (içi sıvı dolu kesecikler), püstül (içi cerahat dolu kabarcıklar), kuruyunca dökülmeye eğilimli kabuklanmalar görülür. Bu lezyonların sayıları birkaç tane-birkaç bin olabilir. Ağır olgularda derinin soyulmasına yol açacak şekilde lezyonlar birine kaynamış duruma gelebilir.
Monkeypox çoğunlukla 2-4 hafta içinde kendiliğinden geçmeye meyillidir. Çocuklarda daha uzun seyretmesinin nedeni hastanın bağışıklık sistemine, maruz kalınan virüs miktarına, oluşan komplikasyonlara bağlıdır. Geçmişte çiçek aşısı olmuş kişiler bu hastalığa karşı koruyuculuk elde etmiş olmalarına rağmen 50 yaş altı insanlar aşılamanın durdurulması nedeniyle risk altındadır. Monkeypox komplikasyonları arasında sekonder enfeksiyonlar, bronkopnömoni, sepsis, ensefalit, görme kaybına yol açan kornea enfeksiyonları sayılabilir. Asemptomatik enfeksiyonların durumu netlik kazanmamıştır. Daha öncesinde ölüm oranı çocuklarda daha yüksek olarak %0-11 arasındayken, günümüzde %3-6 arasında bildirilmektedir.
Hastalığın ayırıcı tanısında döküntülü hastalıklar (suçiçeği uyuz, sifiliz, ilaç alerjileri, deri döküntüsü yapan bakteriyel etkenler incelenmelidir. Başlangıçta ortaya çıkan lenf bezi şişkinliği suçiçeği ve çiçek hastalığından ayırmada yardımcı olacak bir bulgudur. Tanıda uygun örneklerde PCR yapılması en güvenilir yöntemdir. Serolojik yöntemler çapraz reaksiyonlar nedeniyle yanıltıcı sonuçlar verebilir. Çiçek asısı olmuş veya laboratuvarda orthopox virüs ile çalıştığı için yeni aşılanmış kişilerde serolojik testler yalancı pozitif sonuç verebilir. Tanı için ateşin başlangıç günü, deri döküntülerinin ortaya çıktığı tarih, örneğin alınma tarihi, döküntünün son durumu ve hasta yaşı önemle not edilmelidir.
Hastalığın tedavisinde semptomların, olası komplikasyonların ve sekellerin oluşmasının önlenmesi esastır. Hastaların sıvı eksikliği olmamalı, iyi beslenmeli, sekonder bakteriyel enfeksiyonlara karşı gerekli koruyucu tedbirler alınmalı, varsa uygun şekilde tedavi edilmeli. Hastalıkta oldukça etkin olan antiviral 2022’de Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından onaylanan tecovirimat her yerde bulunmamaktadır.
Çiçek aşısıyla aşılanmış olmanın %85’e kadar koruyucu olduğu görülmüştür. Bu kişiler hastalansa bile hastalığı çok hafif geçirmektedir. Ankara suşu ile hazırlanmış yeni modifiye atenüe virüs aşısı monkeypox’a karşı kullanılmak üzere 2019 yılında onaylanmıştır. İki doz olarak uygulanan aşının ne yazık ki stok sorunu bulunmaktadır.
Hastalıktan korunmak için öncelikle halk hastalıkla ilgili risk faktörleri konusunda bilgilendirilmelidir. İlk hedef virüsle karşılaşma riskini en aza indirmektir. Aşılama konusu birinci öncelik olarak yetkili sağlık kuruluşları düzeyinde tartışılmaktadır. Sağlık çalışanları, laboratuvar çalışanları ve evde acil destek çalışanları için aşılanma konusu ilk öncelikli olarak görüşülmektedir. İnsan-İnsan bulaşını azaltmak için hastalığın yakın izlemi önemlidir. Virüslü olabilecek örneklerin merkezlere gönderilmesi çok dikkat edilmesi gerek husustur. Bu işlerde çocukluğunda veya daha sonradan aşılanmış personeller kullanılmalıdır. Son yıllardaki neredeyse tüm salgınlar vahşi hayvanlarla korunmasız temas sonrası patlamıştır. Tüm hayvansal ürünler iyice pişirilmeden tüketilmemelidir. Uluslararası hayvan ticareti çok ciddi sınırlanmalı, şüpheli hayvanlar izole edilip, en az 30 gün karantinaya alınmalı.
Çiçek hastalığıyla ilgili bilgileri tazelersek hastalık en son 1977 yılında teşhis edilmiş ve 1980 itibariyle kökünün kazındığı bildirilmiştir. Hastalık çok bulaşı ve ne yazık ki %30 ölümle sonuçlanmaktadır. Çiçek asısı olmamış 50 yaş altındaki nüfus, aşının monkeypox’a karşı yüksek koruyuculuğu nedeniyle risk altındadır.
Kaynak: https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/monkeypox