BAŞIMIZIN DERDİ 0850 numaralar 

» Köşe yazarları » BAŞIMIZIN DERDİ 0850 numaralar 

Prof. Dr. Yüksel Gürüz yazdı

 

Hemen her gün olur olmaz saatlerde telefonunuzun çaldığında sinirlerimizi bozan bu numara 0850, diğer adıyla konumdan bağımsız numara, genellikle şirketlerin çağrı merkezlerinin tercih ettiği, 0212, 0216 ‘lı numaralar gibi bir coğrafyaya bağlı olmaksızın tüm illerden tahsis edilip kullanılabilen numaralardır.

Bu numaralar Meşgul Çalmaz. 0850 ‘li tek bir numaraya eş zamanlı sınırsız çağrı alabilir, yoğun çağrı geldiğinde asla meşgul çalmadığı için hiçbir çağrıyı kaçırmaz. İnternetin olduğu her yerden kullanabilir, 0850 numaralar ip tabanlı olduğu için herhangi bir lokasyona bağlı kalmadan kullanabilir.

 

Kurumsal firmaların müşteri hizmetlerinde de tercih edilen bu 0850 ‘li numaralar her gün sabrımızı sınamaya devam ediyor. Bu numaraların sahipleri bizim numaralarımızı nereden alıyor, numaralarımızı bunlara kim pazarlıyor bilmiyorum ama her gelen 0850’li çağrıda yedi sülalerinin kulaklarını çınlatıyorum.

 

İçişleri bakanlığı KVKK’nu hiçe sayan, onay vermediğimiz bu numaraların aramalarını niye durdurmaz, bu aramaları yapanlara kanun niye hesap sormaz garip değil mi? Bir hekim olarak asla kapatmadığım kişisel telefonumdan beni rahatsız etmeye ne hakları var? Cumartesi, Pazar, Bayram seyran demeden bu arsızlar bitmiyor. Telefonumda yüzlercesini engellediğim halde her gün bir başka numaradan aranıyorum.

 

Bir paragrafta SMS yoluyla gelen kumara davet mesajlarına açmak lazım. Hükümet sözüm ona illegal bahis ile mücadele ediyor, TV’den Avrupa liglerini yayınlayan kanallara saha kenarındaki kumar şirketlerinin reklamları nedeniyle ceza veriyorlar.

Acun Ilıcalı, Sadettin Saran gibi medya patronları bu konuda hesap vermek zorunda kalıyor.

Bazı kulüplerin forma reklamlarında da bu şirketler sponsorluk yapıyor.

Benzer olay Galatasaray A.Ş.’nin az daha başını yakıyordu. Pek çok fırsat düşkünü, sporu spor olmaktan çıkarıp kumarhaneye çeviren karanlık yüzlü adamlar Türk kulüplerinin peşinde aportta bekliyor. Avrupa kendi maçlarında iddia oynadığı için cezalandırılan aktif sporculara tanıklık ediyor.

Ekonomik dar boğaz aşmak için kaynağı kirli paradan medet umulmamalı, onur kaybedildiğinde geri kazanılacak bir öz değer değildir.  

SMS yoluyla gelen kumara davet yazıları buna kapılanları ağlarına çekiyor. Kumarhaneleri kapatan kafa, yasa dışı kumarla mücadele ettiğini söyleyen devlet niye bunların üstüne gitmez.

 

Cinayetlerin işlendiği, kadın, uyuşturucu ticaretinin merkezi haline gelmiş KKTC’den yürütülen yasadışı kumar siteleri niye engellenmez? Bir T.C. Savcısı, bir Hakim yok mu bu konuda vicdanı ile hareket edecek, bu terörün finansman kaynağını kurutacak? İnsanlar kumar oynamak için akın akın KKTC’ye gidiyor.

 

Madem bu bir kazanç kapısı Türkiye bundan vergi kaybını niye kabul ediyor? Antalya, Didim, Kuşadası, Çeşme gibi bir pilot bölge seçilip burada devlet denetimli niye kumarhaneler açılmıyor.

Buraya T.C. vatandaşları ülkemizde kazandıkları paraları illa böyle savurmak istiyorsa devletten aldıkları izinle girebilsin, servetini kaybetmek istiyorsa kaybetsin ama para bari ülkemizde kalsın.

Duyduğum kadarıyla kumarhaneler kazançlarının en fazla %20’si kadarını geri veriyormuş. Yani her 10 kişiden en az 8’i kaybediyor. Yani çok kişiden alıp, az kişiye veriliyor arada en büyük pay kumar oynatanlara kalıyor. Yazık ki işler iyiye gitmiyor.

Yazımın son paragrafında dün İzmir’de derin bir infial yaratan belediye çalışanlarının maaş krizine değinmek istiyorum.

İzmir Büyükşehir Belediyesi hükümetin yarattığı silkeleme baskısını ciddiye almadığı için on binlerce işçiyi tedirgin etti. Maaşlar sabah halen yatmamıştı. Dün işçi sendikaları haklı resti çekince, grev kararını ciddiye alan yönetim bir kaynak yarattı.

Madem böyle bir kaynak vardı niye böyle kaos yarattınız diye soracak bir üst akıl yok mu?  

Yöneticiler, özellikle HALKÇI geçinen bir partinin temsilcileri proaktif olamıyorsa YÖNETİCİ değil İDARECİ’dir. İdare edeni kimse sevmez.

Durumdan faydalanmaya kalkanı kimse takdir etmez. Hava raporuna göre giyinmeyen seçim sağanağında niye ıslandım diye ağlamayacak! Bu sözüm hem hükümet hem de yerel yöneticilere bir uyarı olmalı. Hükümet ile açık uzlaşı kanalları bulunmalı. Siyaset bir uzlaşı sanatıdır. Her iki taraf da önce işçi maaşının girişini garanti alacak çözümleri üretip sonra kalan kısmında hak iddia etmeliydi. İzmirli kimin hangi niyetle bu kaosu yarattığını iyi biliyor.

Bu kaos ne CHP’ye, ne de AK partiye İzmirli emekçiler adına bir fayda sağlamadı. Yeni yılın zamları ve maaşlara yapılan komik artışın açtığı yaralara tuz basan bu akıl tutulması nasıl bir meyve verecek göreceğiz.