Doğal Hayattaki Yangınlar

» Köşe yazarları » Doğal Hayattaki Yangınlar

Çoğunlukla insanların dikkatsizliği, iş bilmezliği ne yazık ki bazen kasıtlı olarak ormanlık, çalılık, makilik alanlarda başlayan, rüzgârın etkisiyle hızla yayılan, bazen birden çok yerde çıkarak kontrolü veya ulaşılması zaman alan bir faciadır. Dünyanın her coğrafyasında sıcaklıklar attıkça büyük felaket haberleri alırız.

Avusturalya’dan, ABD’den, kıta Avrupa’sından içimizi yakan görüntülere kaç kez tanık olduk. Ne yazık ki yarı tropik bir alana yakın olan ülkemizde de bu yangınlar ciddi miktarda ormanımızı yok etti. Verilere göre 2009-2020 yılları arasındaki yangınlarda toplam orman kaybımız 80.000 hektardır. 2021 yılında ise bu oran 140.000 hektara çıkmış, 2022’de ise 12.799 hektara düşmüştür. Bu düşüşe rağmen tüm zamanlardaki en büyük orman kaybında 3. Sıradadır.

Bu yangınlar toprak üstünde olduğu kadar toprak altındaki bitkileri de yok etmektedir. Yüzey yangını ateşi harlatan pek çok yangın kolaylaştırıcısını barındıran toprak tarafından beslenir. Kurumuş dal ve yapraklar, ağaç kabukları adeta çıra görevi görürler. Bu yangıları bazen elektrik hattından kaynaklanan bir kıvılcım, şimşek, bir sigara izmariti, kamp ateşi, yola yakın yerlerdeki araç kazaları tetikleyebilir. Alevlerin genellikle tepe yukarıya doğru yayılma özelliği vurgulanmaktadır. Bu da yangınlardaki topografik faktörün önemini ortaya koyar. Sıcaklığın artması, rüzgar ne yazık ki yangınların hazırlayıcısıdır. Yaşam alanlarına yakın yerlerdeki yangınlar yerleşim yerlerini de küle çevirebilir. Çıkan dumandaki toksik elementler ve tozlar o yöredeki tüm canlıların yaşam kalitesini bozar.

Bilimsel olarak bazı ağaç türlerinin tohumlarının kozalaklardan çıkıp yayılması için yangın yararlıdır. Bu ağaçların içerdiği reçine yangını körükleyen bir yanıcıdır. Bu türlerin bazılarının her 5 yılda bir, bazılarının da yüz yılda birkaç kez yangınla varlığını sürdürdüğü bildirilmektedir. Yangınların belki de en hüzünlü tarafı o ormanlık alanı mesken tutan kuşundan, böceğine çaresizce yangında ölüme yakalanan canlılardır. Yangın sırasında ekosisteme zarar veren parazit doğasındaki böceklerin de yok edilmiş olması çok az da olsa yürek yakan tablonun artı tarafında kalmaktadır. Toprağın yüzeyini işgal eden artıkların yangında elimine edilmesi alttan yeni sürgünlerin, yeni türlerin çıkmasına da fırsat tanımakta, güneş ışığının besleyici özelliğinin taban araziye ulaşmasına da olanak tanımaktadır. Kontrollü ve hafif yüzey yangıları toprağın üstündeki artıkları gübreye dönüştürerek ciddi bir besin değerini de ortaya çıkaran bir başka yöndür.

Dünyanın susuzluğu arttıkça ormanların önemi daha da anlaşılmaktadır. Ormanlar yoksa yağmur yok, oksijen yok, doğal yaşam yok, selleri durduracak bir güç yoktur.

Yangınlarda ortaya çıkan toksik elementler yanan maddeye göre değişkenlik gösterse de F. Kır ve N. Özdemir yaptıkları çalışmada açığa çıkan toksik maddeleri aşağıdaki gibi özetlemişlerdir;

Duman, Sıcak Gaz, Buhar, Katı küçük parçacıklar, Toksik temel yanma gazları (CO2 – CO) ile yanıcı madde cinsine göre çıkan toksik gazlar, kağıt, pamuk, ağaç gibi yanıcı maddelerin cinsine göre çıkan toksik gazlar Asetaldehit, CH₂O formaldehit, asetik asit, HCOOH formik asit ve C₃H₄O Akrilik Alhedit’ dir. Eğer yangında petrol derivesi ile kundaklama varsa veya yangın alanında petrol derivesi bulunuyorsa yanıcı maddelerin cinsine göre CH₃COOH Asetik asit, HCOOH formik asit, C₃H₄O Akrilik Alhedit ,SO₂ kükürt dioksit ve azot oksitler gibi toksik gazlarda havaya karışır. Ortamda Polivinilklorür (PVC)gibi yanıcı maddelerin varsa Hidrolik asit, fosgen, klorin poliüretan, H₂S hidrojen sülfür, HCN Hidrojen siyanür, izosiyanat gibi ciddi toksik gazlar doğayı risk altına alırken, Melamin Reçineler gibi yanıcı maddelerden de ölümcül Hidrojen siyanür, NH₃ Amonyak açığa çıkar. CO – karbonmonoksit –   ve ahşap bazlı yangın yan ürünü olan C3H4O alhedit-akrolin’in ana ölümcül duman bileşenidir.

Kişiler kamp, yürüyüş vs etkinlikler sonrasında orman alanında bıraktıkları PVC (pet şişe ve bardak), kırık melamin tabak, kağıt tabak, plastik çatal-bıçaklar gibi yanıcı nesnelerle yangının toksik etkilerine çanak tutmaktadırlar. “1 hektar iğne yapraklı ormanın yılda 30 ton, geniş yapraklı orman ise yılda 16 ton oksijen ürettiği, ormanlar, kenarından geçen 50 metre genişliğindeki bir otobanın trafik gürültüsünü 20-30 desibel azalır.”

Tüm dünya için çok önemli olan orman alanları, Avrupa içinde de çok ciddi bir grubun oluşmasına yol açtı. EFFIS – European Forest Fire Information System–Avrupa orman Yangınları Bilgi Sistemi, Avrupa ormanlarını ve komşu ülkelerdeki ormanları yangından korumak amacıyla hayata geçirilmiş olup, Avrupa’daki orman yangınlarıyla ilgili tüm verileri Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosuna bilgilendirmek gibi önemli görevler verildi. Avrupa Komisyonu Genel Sekreterliğine bağlı olarak 1998 yılında faaliyete geçen sistemde 43 ülkeden /Avrupa, Orta Doğu, Afrika) Orman Yangınlarında uzman kişiler görev yapmaktadır. İlgilenenler için jrc-effis@ec.europa.eu adresinden detaylara ulaşmak olası. AB üyeleri arasında Yunanistan, Portekiz, Kıbrıs Rum bölgesi, Hırvatistan, İtalya ve İspanya en çok yangın ve orman kaybı yaşayan ülkeler. Bu yıl geçen yıla göre çok daha fazla orman alanını yangınlarla kaybettiğimiz belgelenmiş. Dünyanın susuzlaştığı, çevreye karbon ayak izinin çoğaldığı yıllarda ormanlarda artışa ihtiyacımız varken, dikkatsizlik, şuursuzluk ve hainlikle yanan ormanlar insanlığın en ciddi risklerinden biridir. Faunaya uygun, verimliliği yüksek, az su isteyen, hızlı büyüyen ağaçlarla ormanlaşmak için bilinçli ağaç ekimi şart. Yeşil ve yaşanabilir dünya için ormanlarımızı koruyalım.