Ege Saati’nin değerli okuyucularım Türkiye’nin 6 Şubat 2023 tarihiyle değişen bir döneminin tanıkları olacağız.
1071 Malazgirt savaşı, 1453 İstanbul’un fethi nasıl bu coğrafya için önemli kilometre taşı olduysa bu çifte deprem sonrası gelen 2 ayrı deprem de afet planlaması açısından bir çağın kapanmasına ve yepyeni bir anlayışın, yeni bir adalet, yeni bir hukuk sisteminin tesisi için bir fırsat olacak ve ülkede hepimize çok iş düşecek. İmar afları, kontrolsüz inşaatlar, ehil ellerde olmayan can güvenliğimiz ve il bazlı afet planları yerine müteahhitlik lisanları, yapı teknolojileri ve yatay planlanmış şehirler öne çıkacak. İstanbul 32oo kişilik kilometre kareye düşen nüfusu ve küçük yüz ölçümü ile bu açıdan planı en zor şehir. 15 milyonu geçen nüfus için üretilecek konut sayısı, barajlar, okullar, ibadethaneler ve devlet binaları göz önüne alındığında yeşil alan, tarım arazisi bırakmıyor. Nüfus yoğunluğu sıralamasında İzmir 2. sırada, yaklaşık kilometrekareye 300 kişi düşüyor, İstanbul’ un 1/10’u, bizler kalabalıktan şikâyet ediyoruz, bunu 10 ile çarpmayı hiç hayal etmeyelim derim. Diğer illerde bu oran daha makul. İzmir, İstanbul’dan sonra deprem açısından büyük bir afete gebe en büyük şehrimiz. Her uzman bunu kafamıza çakarak söylüyor. Bir şey yapılmıyor sanıyorduk ama İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Valiliği bu konuda çok hassas, bir canı bile kaybetmemek için alanından uzmanlardan oluşan bir heyeti ortak çalışması için İzmir Kent Konseyi çatısında bir araya getirdi. Bunun dışında İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekten çok ciddi bir afet eylem planı yapmış. 23 Şubat 2023 günü 5 saat süren toplantıda alanın uzman akademisyenleri bilgi aktarımı yaptı, ikinci bölümde de Genel sekreterden başlayarak, itfaiye, İZSU gibi hayati departmanlar hazırlıklarını anlattı. Bilişim grubu cep telefonları için ACİL İZMİR uygulamasını hayata geçirmiş. Hepimizin AFAD ve ACİL İZMİR uygulamalarını telefonlarımıza indirmemiz o gün geldiğinde çok yararlı olacaktır.
Yaklaşık 8 gündür çok yoğun bir şekilde Osmaniye’deki afetzede kardeşlerimiz ile gecemizi gündüze katıyoruz. Valilik ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tüm güçleriyle her yaraya merhem olmaya çalışıyor. Çadır, Isıtıcı ve Battaniye gerçek anlamda eksikliği çekilen malzemeler. Giysi, hijyenik malzemeler, kuru gıda, Bebek bezi, mama da çok isteniyor. Ama bence en önemlisi oradaki depremzedelerin yalnız olmadığını bilmeleri. Oraya yardıma gitmek afet eğitimi almadıysanız, alanda uzman değilseniz sorunu büyüten bir durum. İşlerin lojistik kısmının iyi yapılması çok önemli. Buradaki merkezlerde her gün onlarca gönüllüye ihtiyaç var. Öznur hanım 05324973858 nolu telefonun ucunda sizlerin yardımını bekliyor. Paramız olmayabilir, ama zamanımız ve iyiliğe destek olacak gücümüz varsa burada çok değerli işler yapabiliriz. Öznur hanıma benim adımı vererek yardımınızı sunmanızı çok isterim.
Deprem sadece insanları ve binaları yıkmıyor. Şimdi göremediğimiz artçı yıkımları var. Tarımsal ve sanayi iş gücünde büyük bir kayıp, iş gücünün göçü, morali bozulan iş gücü, tarımsal ürünleri toplayacak makine parkının ve ekipmanın hasarı nedeniyle gerekli işlemlerin zamanında yapılamaması, telef olan canlı hayvan stoğu, yemsiz kalan hayvanların ekonomiye etkisi daha sonra hissedilecek. Et fiyatları bir ayda %30 arttı. Bölge ülkemizin tarımsal ürünlerinin %21’ini karşılıyor. Sanayinin kalbi Maraş, Antep gibi illerde atıyor. Fabrikalar zarar gördü. Ayakta kalan tesis oranı %20, orada da çalışacak insan gücü ya öldü, ya yaralandı, ya da daha güvenli olacakları bölgelere evsizlik veya deprem korkusuyla göç ettiler. Üretimini eski oranı yakalaması aylarca sürecek.
Bu vatanın her karış toprağı tüm vatandaşlarımızın istedikleri şehre gidip yerleşmeleri hakları. Ama zaten şehirlerimizin %75’i benzer deprem riski altında. Bu şehirlerde plansız genleşme aynı sorunları yeniden o şehirlere taşıyacak. Depremden zarar gören 11 şehrimizi yeniden imar edene kadar tüm vatandaşlarımız Tanrı misafiri başımızın üstünde yerleri var. Şehirlerini yolları yeterince geniş, alt yapısı sıfırlanmış, ulaşımı en kolay hale getirilmiş, otopark alanları ayrılmış, kaldırım ve yollarına araba park edilmeyen, zemin etüdüne uygun inşaatların yapıldığı modern şehirler haline dönüştürüp misafirlerimizi ata topraklarına huzur ve sağlıkla uğurlamalıyız. Bu acı olay telafisi olanaksız kayıplara yol açtı. İçimiz yanıyor ama bize bir daha böyle can kaybına yola açmayacak bir milat yarattı. AFAD üzerinden toplanan milyarlarca bağış iyi bir planlamayla Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman gibi illerimizi küllerinden doğan, doğunun Paris’i tanımına uygun cazibe merkezi haline dönüştürecektir.
Afet ile uğraşanlar bilir, bugüne kadar bir, iki ili etkileyen deprem bu sefer 11 ili 4 defa üst üste vurarak tüm afet önlem planlarını devre dışı bıraktı. İnsanlar görevlerini ifa edecek ortam bulamadı kendi canı ve ailesi ile uğraşmaktan. Şehir bazlı değil bölgesel bazlı planları hayata geçirmeliyiz. Sahra hastaneleri, çadır stoğu, konteynır stoğu, seyyar tuvalet/duş, sağlıklı seyyar su depoları ve daha nice ince detay hesaplanmalı. Şehirlere giriş ve çıkışlar için alternatif yollar düzenlenmeli. Deprem sonrası güvenli bölgelere gitmeye çalışanlarla, yardım götürenler geçiş yolu bulamadılar. AFAD’ın elinde tek koordinasyon üzerinden yola çıkan yardım konvoyundaki tüm malzemenin verisi anında görülmeli, konvoyun yeri ve güzergâh üstündeki hareketi takip edilmeli. Yük ihtiyaç olan bölgeye indirilmeli. Bir bölgede fazla çadır, battaniye varken, diğer bölgelerde bunun yokluğu çekilmemeli. İnsanlar canlarını verecekler, ihtiyaç sahiplerinin göz yaşı dinsin diye ama yollara saçılmış yardım malzemelerini görmek, yardıma giden tırların önlerinin kesilmeye çalışıldığı bilgisini almak gerçekten daha alınması gerekli çok yol olduğunu gösteriyor.
Bir de yardım koordinasyonunda benim, onun eksikliği, yetersizliği olabilir ama KIZILAY gibi 155 yıllık kurumları yıpratmak bence külliyen hata. Yıllarca bu kurum kan oldu, aş oldu canımıza can kattı. Eleştirileri kurumlara yönelik değil kişilere yönelik yapmalıyız. Benim yanlışım, hatam Ege Üniversitesini bağlamamalı. Bu kurumlar biz yokken vardı, biz yok olduktan sonra da var olmaya devam edecek. Kayıplarımıza cennet mekân, yaralılara şifa diliyorum.