İstanbul 6.2 büyüklüğündeki depremle beşik gibi sallandı.

Kimi “Eyvah deprem, yıkılıyor bina” dedi, kimi “Bu sefer geliyor galiba” dedi...

Ama asıl deprem, profesörler arasında oldu.

Yer sarsıldı, ama bilim yerle bir oldu.

Birbirine zıt 5 bilim insanı, kafamızda 7.5 büyüklüğünde kaos oluşturdu

*Prof. Dr. Şener Üşümez hoca dedi ki: “Merak etmeyin, daha büyük ve derin olmaz”
 

*Prof. Dr. Celal Şengör hoca kameraya biraz fazla yakınlaşıp dedi ki:
“Bu, asıl büyük depremin öncüsü olabilir!”
 

Prof. Dr. Naci Görür Hoca çıktı ve net konuştu:
“Beklenen deprem yedinin üzerinde!”

Tam bunları sindiriyoruz, Prof. Dr. Ahmet Ercan sahneye çıktı:
“Marmara’da büyük bir gerginlik boşaldı”
O an hepimiz rahatladık. 

Ama bu da yetmedi.
Bir yandan aktif bilim insanları, diğer yandan emekli olanlar...
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Emekli hocalar medyatik” dedi.
 

Vatandaş ne yapsın?
Biri “kaç” diyor, öteki “kal.”
Biri “geliyor,” öteki “gitti.”
Kimine göre ‘öncü,’ kimine göre ‘soncu.’

Zaten binalar çürük, bilim de çatladı.

Biz neye inanalım?
Veriye mi, kariyere mi?
Tweet’e mi, makaleye mi?
Aktif olana mı, emekli olana mı?

Şimdi herkesin elinde telefon, gözler haberlerde:
“Prof. X ne dedi?” “Prof. Y onun dediğini yalanladı mı?”

Milyonlarca yurttaşın kafaları karışık…

Evi güçlendirmek pahalı.
Çadır almak için ya para ya da ‘torpil’ lazım.
Madem depremi durduramıyoruz…
Hiç değilse bilim insanlarımızı birbirine çarpıştıralım.
Bari sosyal fay hattında biraz eğlenelim!