Didim Belediye Başkanı depremden 1 ay önce uyarmış

» Ege Gündemi » Didim Belediye Başkanı depremden 1 ay önce uyarmış

Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın Kahramanmaraş depremlerinden 1 ay önce yaptığı uyarıda yaşanan facianın faillerini açıkladığı ortaya çıktı.

Haber: Onur Ulutaş

2014 yılında göreve başlar başlamaz ilçedeki kaçak yapı sorunuyla mücadeleye başlayan ve bu nedenle düzenli olarak inşaat mafyasının silahlı ve sopalı saldırılarına uğrayan Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, depremden 1 ay önce bugün yaşanan acılara işaret edercesine önemli uyarılarda bulunmuştu. 11 Şubat 2023 günü Cumhuriyet gazetesinden Mehmet İnmez’e konuşan Atabay, Türkiye’nin bugün tartıştığı imar barışının sakıncalarına dikkat çekmiş ve Türkiye’nin bilimden uzak şehircilik anlayışının ağır sonuçları olacağını söylemişti.

Atabay’ın açıklamalarında kullandığı şu ifadeler, 40 binden fazla insanın ölümünü ile sonuçlanan facianın faillerine işaret ediyor: “İmar affı çıkartmak suça ortak olmaktır.  Beton sermayesi yerine aklı ve bilimi seçmeliyiz. 10 katlı bina 4 ayda bitmez. Doğa her zaman uyarıyor bilimden, kanundan, teknikten kaçmayın’ diyor. Yine acılar çekeceğiz.”  

Görev süresi boyunca kaçak yapılar, yasaya aykırı plan tadilatları ve yolsuzluklarla savaşını sürdüren ve bu nedenle iktidara yakın isimlerle iç içe geçen inşaat mafyası ve havuz medyasının saldırılarına uğrayan Atabay, af çıkartan hükümeti ele başılık yapmakla suçlamıştı:

 

“AF ÇIKARTMAK SUÇA ORTAK OLMAK DEMEK

– Kaçak yapılarla mücadele ettiniz, darp edildiniz, eviniz kurşunlandı. İftiralara maruz kaldınız. Bu olaylar sizi hizmet yolundan vazgeçirdi mi?

Kaçak yapılar, Türkiye’nin en büyük yarası. Özellikle kıyı bölgelerde. Türkiye’nin medeni bir ülke durumuna gelebilmesi için şehirleşmenin ne olduğunu anlaması gerekir. Beton bina yaparak iyi bir iş yapmış olmuyorsunuz. Şehirciliği biz hâlâ öğrenemedik. Teknik insanlar, şehir plancıları, mimarlar müşterinin isteklerine göre proje yapıyor. İmar durumunun içerisine nasıl sığdıracağını planlıyor. Kaliteli ve sanat eseri gibi çalışanları ayrı tutuyorum. Türk insanı bir beton hissine kapılmış. Deprem ve doğal afet olduğu zaman işin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. 10 katlı binanın dört ayda bitmemesi gerektiğini anlıyorsunuz. Doğru, yerde yapmak, zemin etütlerinin doğru yapılması gerekir. Aklımızla bilimi ve matematiği bulmuşuz. Beton sermayesinin olmaması gerekir. Resmi ve özel sektörün yapısına bakıyor üzülüyorum. Sonra devletin ilgili kurumları ve belediyelerle bir savaş başlıyor. 1. derecede deprem riski olan bir ülkede imar affı ne demek. Af çıkararak devlet olarak suça ortak oluyor ve ‘Elebaşıyım’ diyorsunuz. Çünkü yapılırken siz müsaade ediyorsunuz. Kanunları esnetmenize ve imar affına gerek yok. Bizler de yapılan işi düzeltmeye çalışınca inanılmaz bir baskı altında kalıyoruz. Turizmci ile esnaf ile halk ile kavga etmiyorum. Kanunun verdiği yetkilerin dışına taşan insanlarla kavga ediyorum. 31 Aralık 2017’e kadar yapılan bütün yapıları ‘İmar barışı’ adı altında affettiler. İnsanlar yine durmadı. Yine çıkacağı söylendi. Gecekondu affı hep imar affına dönüştü. Şimdi yine var. Kaçaklarla mücadelemiz devam ediyor. Ekipler, bölgede sürekli kaçak yapılarla ilgili tutanaklar tutuyor ama ‘imar barışı’ gelecek diye kaçak iş yapmaya devam ediyorlar. Bu işin içinden nasıl çıkacağız. ‘Doğa her zaman uyarıyor bilimden, kanundan, teknikten kaçmayın’ diyor. Yine acılar çekeceğiz.”