Gramsci, yılbaşı üzerine yazdığı bir yazıda şöyle diyor:
“Her sabahın benim için yılbaşı olmasını istiyorum. Ben her gün kendimle hesaplaşmak ve her gün kendimi yenilemek istiyorum. Hiçbir gün dinlenmeye ayrılmaz.”
Gramsci’ye hak vermemek çok zor. Neden sigarayı bırakmak için, yeni bir başlangıç yapmak için yılbaşını bekleriz gerçekten? Yılbaşı zamanımızı bölüyor. Kuşkusuz bize verilen kısıtlı zamanı iyi kullanabilmek için onu matematiksel olarak bölmüşüz zaten. Bir de yılbaşının her şeyi durdurup bize sanki yeni bir hayat sunuyormuş gibi yapması tuhaf değil mi?
Hayatlarımız bekleyerek geçiyor. Bekliyoruz, bekliyoruz. Yılbaşının gelmesini, doğum günümüzü, belki baharı, 40ıncı yaşımızı, emekli olmayı, okulu bitirmeyi…
Oysa harekete geçmek için beklemeye gerek yok. Hemen şimdi yapılabilir şeyler için aylarca bekliyoruz. Ömrümüz geçiyor. Zaman geçiyor. Biz geçip gidiyoruz bu hayattan.
Ben de hepsini uygulamasam bile her yılbaşı yeni kararlar alanlardan, yeni hedefler koyanlardanım. Ajandama 2024 planlarını yazdım bile.
Gramsci’nin yazısını ilk okuduğumda her şeyi nasıl da sorguladığını daha iyi görmüştüm. İçinde yaşadığımız bu düzen bize bir yaşama biçimi sunuyor. Sanırım “sunuyor” demek hafif bir tanım, “dayatıyor” demek lazım. Bize dayatılan bu hayatı her şeyiyle sorgulamak güzel. Bu, yılbaşı kutlamaya karşı olmak demek değil. Yılbaşını da dilediğimiz gibi kutlayalım ama birkaç kadeh içmek için, keyiflenmek için, özenli giyinmek, özenli sofralar hazırlamak için yılbaşını beklemeyelim diyorum. Sorgulamak, farkında olmak ve “eğlenceye katılmak” aynı anda olabilir.
Yılbaşı yaklaşınca bir telaş alıyor hepimizi; hediyeler alıyoruz, hazırlık yapıyoruz, tatil planlarını, geceyi nasıl ve kimlerle geçireceğimizi düşünüyoruz. Sanki yaşama sevincimizi yeniden kazanıyoruz. Oysa Gramsci’nin dediği gibi, yılbaşına, özel günlere, bayramlara ait olmamalı bu sevinç. Her gün olmalı. Bu düzenin bizi böylesine ele geçirmesine izin vermemeliyiz.
Beklemediğiniz, hızla harekete geçtiğiniz, her gün yaşama sevinciyle dolduğunuz, hayatı gönlünüzce yaşadığınız –ne kadar mümkünse tabii- bir 2024 dilerim.