MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ezber bozan “Öcalan çağrısı”ndan sonra şöyle bir fotoğraf geldi gözlerimin önüne…
Erdoğan – Öcalan – Bahçeli…
Üçü bir arada…
Çok değil bundan iki yıl önce, böyle bir fotoğraf ancak bir düş, bir yakıştırma olurdu. Ve hakaret kabul edilerek, bunu yazan ya da ilustrasyonunu yapan her kimse kodesi boylardı !
Şimdi merak ettiğim soru şu;
2023 seçimlerinde, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’yi “yapay zeka ürünü” düzmece videolarla PKK iltisaklı gösteren AKP ve şürekası sözünü ettiğim yukarıdaki fotoğrafa ne diyecek, herhangi bir tepki gösterecek mi?
Hiç sanmıyorum…
Emin olun; dün dündür, bugün bugündür, diyecekler. Ve “Reis ne derse o olur” gerçeğinden yola çıkarak, geçmişte “Öcalan ve PKK karşıtlığı” ile oy devşirmeye çalışırken; şimdi de “Öcalan’ın affedilmesine kadar gidebilecek şekilde” sözde “Kürt sorununu çözme” adı altında siyasi rant peşinde koşacaklar. Bundan hiç şüphem yok.
Ancak ben bu “siyasi tornistan”ın samimi olduğuna asla inanmıyorum.
İktidar ortakları; yaşanan ekonomik krizin altında daha fazla ezilmemek için, “hayat pahalılığı, enflasyon ve işsizlik” gibi konuları tartışma zemininden çıkarıp, siyaseten soluklanmak istiyor. Mesel budur.
Af buyurun ama, buna “tatlısu kurnazlığı” derler. Emin olun ki bütün amaç, yeni anayasa konusunda, TBMM’de, “referandumun gerektirdiği” aritmetik çoğunluğu sağlama adına, DEM Parti’nin desteğini elde edebilmek.
Peki DEM Parti bu formule nasıl bakar? 2015 öncesi “çözüm süreci” ve sonrasında yaşananları unutmuş olabilirler mi acaba?
DEM Partililer ve “Kürk kökenli seçmen” bugün ikinci kez Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşen DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in “devlet teşviği” ile yaptığı daha önceki görüşmelerden dolayı yargılandığını unutmuş olabilir mi?
***
Ben Türkiye’de iç barışın sağlanması adına “Kürt sorunu”nun çözümü için yapılacak her türlü girişimin, toplumun gözü önünde ve TBMM çatısı altında olması gerektiğine inanıyorum. Kapalı kapılar ardında bu iş olmaz. Olamayacağı, daha önceki acı tecrübelerle ortada duruyor.
Yeter artık, yetti artık !
Uluslararası provokasyonlarla, 40 yıldır süren PKK terörü bugüne kadar on binlerce insanın hayatına ve on milyarca dolar maddi zarara yol açtı. Buna bir şekilde son vermek gerekir.
Bu sorunu çözmek için uluslararası arayışlara gerek yoktur. Eğer benim Kürdümle sorunum varsa, ben bunu onunla çözerim. Bu konuda ne ABD, ne Rusya ne de AB ülkelerine ihtiyacım var.
Burada önemli olan; samimi niyettir.
Bilmeliyiz ve inanmalıyız ki; Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan tüm yurttaşlar, birbiriyle kavga etmek ya da birbirine düşman olma niyeti taşımaz. Buna yöneteni ve yönetileniyle ya da devlet ve millet olarak topyekün inanmalıyız Ve bilmeliyiz ki iç barış adına atılacak adımların siyasi rant hesabı olmaz, olmamalıdır.
Dilerim 2025 bu bakımdan; barış, sağlık, huzur, özgürlük, demokrasi ve adalet alanında güzel gelişmelerin yaşandığı bir süreç olur.
Ancak yineliyorum; bunun için kandırmaca ve tatlı su kurnazlığı yapmak yok !
İyi seneler diliyorum !