Rıza Akpolat.
Beşiktaş Belediye Başkanı.
Aziz İhsan Aktaş’ın elebaşılığını yaptığı öne sürülen suç örgütünün, belediye başkanları ile belediyelerin üst düzey yöneticilerine rüşvet vererek ihaleleri organize etmesi iddiasıyla başlatılan soruşturmada gözaltına alınmıştı.
Üç suçlamayla tutuklandı.
İstanbul Emniyetinde dört gün boyunca gözaltında tutulduğu halde ifadesi alınmadı. Dördüncü günün sonunda mahkemeye sevk edildi.
Madem ifadeyi savcı alacaktı neden dört gün nezarette tuttunuz?
Cevap yok.
Babasının rahatsızlığı sebebiyle Balıkesir’e gitmişti Rıza Akpolat.
Önce sabahın köründe İstanbuldaki evine gittiler gözaltı için.
Yaşlı annesi açtı kapıyı, “oğlum Balıkesir’e gitti, babası hasta onun yanına gitti arayalım gelsin..” dedi.
Gerek yok biz hallederiz dediler. Hallettiler de.
Balıkesir Emniyeti arandı, operasyon başlatıldı. Kameralar eşliğinde hasta babasının evinden gözaltına alınıp İstanbul’a getirildi.
Sonra tutuklandı.
Hem de üç suçlamayla.
Bakalım mı bu suçlamalara..?
Birinci suçlama: Aziz İhsan Aktaş’ın iki adamını işe aldın.
Kim bunlar? Biri Ferhat Tutşi, diğeri Leyla Türkyaşar.
Ferhat Tutşi, önceden Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nde çalışmış. Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, Aktaş’ın aldığı ihaleler nedeniyle rüşvetten tutuklanmış. Tutşi de Beşiktaş’a Fen İşleri Müdürü olmuş.
Ferhat Tutşi’nin bu rüşvet olayıyla bir ilgisi varmıymış? Yokmuş..!
Leyla Türkyaşar’ın eşi Mustafa Türkyaşar, Aktaş’a ait bir şirkette çalışıyormuş. Leyla Türkyaşar, Aktaş’ın Beşiktaş’tan aldığı bir ihalenin komisyonundaymış.
Bu ihalede bir usulsüzlük varmıymış? Yokmuş..!
İkinci suçlama: İki binayı bedelinin altında sattın.
Beşiktaş Belediyesi’nin iki binası Temmuz 2024’te Aktaş’ın sahibi olduğu bir şirkete 471 milyon liraya satılmış.
Savcılık, binaların değeri 581 milyon lira, belediye 110 milyon lira zarara uğratıldı demiş.
Oysa belediye, satıştan önce değerleme raporu istemiş, gelen raporda bu iki binaya 270 milyon lira fiyat biçilmiş.
Beşiktaş Belediyesi 270 milyon lira değer biçilen bu iki binayı, yüzde 75 fazlasına, tam 201 milyon lira fazlasına, 471 milyona satmış.
Hayır efendim, bu binalar 581 milyon eder, siz 471 milyona satmışsınız. Üstelik bu satıştan rüşvet almışsınız.. (?)
Nasıl..? Ne rüşveti..? Rüşvet işin neresinde..?
O da üçüncü suçlama.
Hikayeye bakın..;
Üçüncü suçlama: Arabaları satıp rüşvet aldın.
Rıza Akpolat’ın sahibi olduğu akaryakıt şirketi, Haziran 2024’te iki aracını Aktaş’a ait bir şirkete satmış.
Bu iki araçtan birinin kasko değeri 6 milyon 870 bin lira, diğerinin 2 milyon 260 bin lira imiş.
Kasko değeri 6 milyon 870 bin lira olan birinci aracı 9 milyon 500 bin liraya, Yani 2 milyon 630 bin lira fazlasına,
Kasko değeri 2 milyon 260 bin lira olan ikinci aracı 5 milyon 500 bin liraya, Yani 3 milyon 240 bin lira fazlasına satmış.
Savcılık diyor ki,
“Bu adamlar salak mı ki, araçları değerinden fazlasına alsın.
Rıza Akpolat iki binayı 110 milyon lira ucuza verme karşılığında, Aktaş’ın şirketine araç satmış gibi göstererek, yaklaşık 5 milyon 870 bin lira rüşvet aldı..”
İyi de,
Araçlar kaskolanırken, daha düşük prim çıksın diye, değerleri düşük gösterilmiş olamaz mı..? Hep böyle olmuyor mu..? Sıfır araç değil ki bunlar..
Hadi bunu da geçtik.
Araçlar Haziran ayında satılmış, binalar Temmuz ayında..?
Buna verilen cevap da şu;
“Rüşveti peşin aldınız..!”
…
Ben iyisimi bu yazıyı burada bitireyim.
Kalın salıcakla.