Aylardır gündemde olan, kamuoyunda sıkça tartışılan 7524 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasında Dair Kanun” geçtiğimiz hafta TBMM’de kabul edildi.
Kanun bir zihniyet değişikliğini içeriyor ve dar gelirliden ziyade işletmelere odaklanmış gibi görünüyor.
Yeni vergi yasasını, Türkiye’de yasa koyucunun ve dolayısıyla hükümetin şimdiye kadarki “sabit gelirliye odaklanmış” bakış açısında farklılaşma olarak değerlendirmek mümkün.
Bir geçici madde dahil 62 maddeden oluşan bu kanun değişikliği, iktidarın uzun yıllardır sürdürdüğü yaklaşımında değişikliğe gittiğini gösteriyor.
Yeni düzenlemeler, işletmelere daha fazla odaklanıyor ve kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi hedefliyor gibi duruyor.
Yapılan değişiklikler ezberleri yıkmış gibi görünüyor, kanun bir zihniyet değişikliği içeriyor; dar gelirliden ziyade işletmelere odaklanıyor.
İşletmelerin daha fazla denetleneceğini ilan ediyor, onların daha az vergi ödemelerine yol açan vergi istisna ve indirimlerini tırpanlıyor.
Suistimale çok açık olan vergi uzlaşma sistemini kaldırıyor, vergi kabahatleri ve cezaları üzerinden belge düzenine uyulmasını sağlamaya çalışıyor.
Bu zihniyet değişikliği bir anda vatandaşın vergi yükünü azaltmayacak.
Ancak, kayıt dışılığa yönelen ciddi bir denetim mekanizmasının hayata geçirilmesi ve af yasalarından vazgeçilmesi, hem haksız rekabeti ortadan kaldırmaya hem de dolaylı vergi yükünün azalmasına yönelik önemli bir adım olacak.
Yasadaki KDV ile ilgili düzenlemeler ise sorunlu.
KDV iade ve indirimlerindeki kısıtlamalar, KDV’de temel ilke olan tarafsızlık ilkesine tamamen aykırı ve mülkiyet hakkı ihlaline yol açacak.
Devreden KDV’nin vergi matrahında gider olarak dikkate alınması, devreden KDV’nin sadece bir kısmının vergi borcu hesabında dikkate alınması anlamına gelmekte.
Mükellef indirim talebinde bulunmazsa, bu imkan da olmayacak ve devreden KDV’nin üzerine tamamen bir bardak soğuk su içmek zorunda kalacak.
Enflasyonist bir ortamda iade ve indirimde gecikilen süre için uygulanacak faiz oranı konusunda ise yasada tek kelime yok.
KDV indirim ve iadesiyle ilgili getirilen düzenlemeler, Avrupa Birliği Adalet Divanı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla çelişebilir.
Yasa koyucunun, 2023 yılında 200 milyar TL’yi aştığı belirtilen devreden KDV sorununun önümüzdeki 5 yıl içinde de çözülmeyeceğini öngördüğü anlaşılıyor.
İşletmelerin daha sıkı denetlenmesi ve etkin olmayan ya da amacına ulaşmış vergi avantajlarının etkisinin azaltılması hatta kaldırılmasına ilkesel olarak bir eleştiri getirilemez,
Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge sorununu çözmek yerine, KDV’nin kalbi olan indirim ve iade mekanizmasını dinamitlemek mülkiyet hakkını ihlal etmek anlamı taşır ve Anayasa’ya aykırıdır.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, yasanın “vatandaşa yük getirmediği” yönündeki açıklamalarında haklılık payı yok değil,
Ancak, çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alan bir sisteme ulaşmak için gidilecek daha çok yol var.