Melisa Çolakoğlu yazdı… Zor ve yoğun dönemlerden geçiyoruz ülke olarak da dünya olarak da. Ekonomik sıkıntılar ne yaşadığımız ailemiz ile sınırlı ne de ülkemizle. 100 liralık banknotlar pul olmuş değeri yok.
Bankamatiklerden çektiğimiz 200 liralar anında eriyor market alışverişlerinde. Artık neye ne kadar para verirsek azdır çoktur ya da ederi kadardır anlayamıyoruz. Bir kahvenin fiyatı ne kadar olmuş ne önemi var. Önemli olan iki arkadaşın dışarıda oturup bir kahve eşliğinde sohbet edip sosyalleşebilmesi.
***
Ancak günümüz şartları bizi bundan da uzaklaştırıyor. Arkadaşlar birbirlerine ‘hadi gel sana bir kahve ısmarlayayım’ diyemiyor. Eskiden yemeğe götürdüğü arkadaşını şimdi kahve içmeye bile davet edemiyor. Her günümüz bir diğerinin aynısı gibi geçiyor. Dışarıda bir fincan kahveye bütçe ayıramadığımız gibi kültür sanat etkinliklerine de bütçe ve zaman ayıramaz olduk. Daha yoğun çalışıyoruz ancak kazandığımız maaşlar emeğimizin karşılığı mıdır anlayabilen yok.
***
Sosyal medyada insanların esprisini yaptığı gibi ‘Her şey 1000 lira’ yorumuna katılıyorum. Eskiden Devlet Tiyatroları’nın yaygın sahne ağları vardı ve güzel oyunlar üretilirdi. Giriş ücretleri o zamanın şartlarında 5 liraydı. Haftada birden fazla kez tiyatro oyunu izlemeye gidebilirdik. Şimdi işten çıkıp evimize gitmekten başka bir hayal kuramaz olduk. Çünkü arkadaşımız ile iş çıkışı pizza yemeye gidersek ay sonunu getiremeyeceğiz. İzmir’de yaşıyor olmamıza rağmen tiyatro sahneleri yetersiz olduğu için bilet bulmakta zorlanıyoruz. Özel tiyatroların da elbette ayakta kalması gerekir, ancak bu ekonomik şartlarda bunu karşılayabilecek insan sayısı kaçtır? Tiyatroya gitmek yerine çocuğunun aylık harçlığını kenara koymayı tercih eden insan sayısı çok, işte bunu net biçimde ifade edebiliriz.
***
Bir habere göre balık kafası evet yalnızca kafası balıkçılarda 130 liradan satılıyor. Bu balık kafalarını insanlar ‘çorbalık’ olarak kullanıyormuş. Televizyon kanalının haberi veriş biçimi ‘kedilerin nasibiydi…’ şeklindeydi.
Balık çorbası yalnızca balık kafasından mı yapılır bilemem, balık kafasının 130 lira olması normal midir bilemem, insanların haftada kaç gün balık tüketmesi gerekir bilemem, ancak şunu tahmin edebilirim ki zor olan, çorbalık olarak kafası 130 liradan satılan balığın kendisinin kilosu kaç liradır ve sayısı en az 3 olan çekirdek aile bireyleri bu balığı nasıl tüketecekler?
***
Klişe gibi gelse de üç tarafımız denizlerle çevrili bu memlekette neden balığın kafasının kilosu 130 liradır? Balık baştan kokar atasözümüz ile bu yazıyı sonlandırıyorum… Sistem baştan kokmuş, bu ne birey olarak sizin benim ne toplumun ne de ülkenin derdi yalnızca. Her birimizin derdi. Balık kafasının kilosunun 130 liradan satılmasına kim nasıl karar verdi? Hangi piyasa şartlarının sonucudur? Balık çorbası eskiden balık lokantalarında yemekten önce ikram olarak gelen bir yemek iken biz bu hale nasıl geldik? Nasıl her şey 1000 lira oldu ve dışarıda arkadaşımızla kahve içmek neden bu kadar zor?