Anne evinde tuhaf bir huzur olmaz mı? Hayata bir mola vermiş gibi hissedersiniz. Artık tam olarak buraya ait değilsinizdir ama bir yanınız hep buradadır. Ziyaret ettiğinizde bir köşede uyuyakalırsınız. Yemekler bu evde daha lezzetlidir. Koltuklar daha rahattır. Size ait eşyalara bir müzeyi gezer gibi bakarsınız. Çocukluğunuzdan kareler gelir gözünüzün önüne. Hayattaki bu “ikinci evinize” ne zaman gitseniz size iyi gelir.
Günlerden pazardır. Anneniz en sevdiğiniz yemeği yapmıştır. Bazı şeyler sırf siz seviyorsunuz, geleceksiniz diye alınmıştır. Evde her zamankinden farklı bir hareket, dinamizm ve neşe olduğunu fark edersiniz. Öyle anlar olur ki, babanızın gözleri dolar. Kadehler kaldırılır ve o duygusal hava dağıtılır. Ama siz fark edersiniz. Eski günlerin özlendiğini, evdeki yokluğunuzun yarattığı boşluğu, zamanın acımasızlığını, annenizin ve babanızın yaşlanmaya başladığını ama en önemlisi sizin varlığınızın onlara ne kadar iyi geldiğini. Hatta kırklarınızın ortalarına geldiğiniz şu günlerde sizin bile gençliğinizdeki hallerinizden farklılaştığınızı anlar; asla ve asla ihtiyarlamayacağınıza, annenizin ve babanızın da ihtiyarlamasına izin vermeyeceğinize karar verirsiniz. Çünkü yaşlanmak ve ihtiyarlamak farklı şeylerdir.
Bütün büyük kararları –konu konuşulmamış bile olsa- ailenizin yanına gittiğinizde; anne evinde aldığınızı fark edersiniz çünkü onların varlığı size güç verir. Onların varlığı hayata karşı gardınızı sağlam almanızı sağlar. Belki bu dünyadan göçmüşlerdir. Yine de geçmişte bir gün size söyledikleri söz, bir fotoğraf, bir hatıra size bu gücü vermeye devam eder. Çocukken bir anne, bir baba veya aile yerine koyduğunuz birileri tarafından sevilmişseniz bu hayatta kimse size bir şey yapamaz. Sevgi, en güçlü kalkandır. Elbette zayıf, güçsüz hissettiğiniz zamanlar olur çünkü insansınız ancak zamanı geldiğinde ayağa nasıl kalkacağınızı bilirsiniz. Kimseye zarar vermeden yaşamanın erdemini bir kere öğrenmişsinizdir. Aileniz sadece sizi severek bunu size öğretmiştir.
Sevgi… Ne büyük bir öğretmendir. Sizi hem büyütür, hem sağlıklı biri yapar. Anne evi denen somut bir yer olmasa da o ev size çocukken verilmiş olan sevgidir aslında. Sizi sarıp sarmalayan, koruyan, ömür boyu başınızın üzerinde hissettiğiniz evin çatısı; işte o sevgidir.
Sevilmiş çocuklar hayatı olduğu gibi karşılar ve hayattan korkmazlar. Sevilmiş çocuklar genelde sevmeyi en iyi bilenler olur.
Sevilmiş çocuklar bir gün elbet büyür ve özlenen o “anne evini” yaratır.
Anne evi, bu hayatta dönmek isteyeceğimiz tek yerdir. Anne evi yani gerçek sevgi, dünyadaki varoluşumuzun tek açıklamasıdır.
Sevin, çocukları çok sevin. Merak etmeyin, şımarmazlar.
Sevilmemiş çocukların nasıl insanlar olduğuna başka bir yazıda değinelim.