Türk demokrasisi, 31 Aralık 2024’de önemli bir sınav daha verecek. 74 yıllık çok partili demokrasisinden bir yaprak daha kopacak.
Temenni edilen; seçimlere gölge düşmemesi ya da düşürülmemesi. Seçimlerin; adil, eşit ve vicdanları rahatlatacak şekilde sonuçlanması. İktidar partisinin geçmiş seçimlerde olduğu gibi devlet olanaklarını acımasızca ve fütursuzca kendi lehine kullanmaması.
Temenni tabii…
Geçmişte yaşanan kafa karışıklıkları ve karanlıkta kalan iddialar… 2019 İstanbul seçimleri bunun en çarpıcı örneği. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali, AKP, kazanamadığı seçimi “YSK marifetiyle” iptal ettirip İstanbulluları bir kez daha sandık başına götürdü ama 806 bin oy farkıyla hezimete uğradı. Seçimi Ekrem İmamoğlu kazandı.
2010 referandumundan itibaren, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2017 Anayasa değişikliği ve 2018 seçim sonuçları da hep tartışma konusu oldu… Seçim sonuçlarından hiç biri kamu vicdanında tam anlamıyla genel kabul görmedi. İnsanların kafasında iktidar partisi AKP ile ilgili hep bir hile hurda, kayırma, kendine yontma eylemleriyle ilgili yorumlar kaldı.
Şu an yaşanan seçim süreci de bir kez daha benzer tartışmaların yaşanacağının işaretini veriyor.
Baksanıza ! AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne diyor?
Erdoğan “yerel idarelerde merkezi idareden farklı bir siyasi irade varsa o şehirlere hizmet gelmez, mahzun kalırlar” derken, resmen seçmeni tehdit ediyor. Demek istiyor ki; AKP yerine CHP’li ya da başka partilerden başkanlar seçerseniz size zırnık yok ! Bir anlamda adı aba altından sopa gösteriyor.
***
Geçmişte daha beterleri yaşandı… Tayyip Erdoğan’ın çok övdüğü ve kendisine rol model aldığı 1950’li yılların Demokrat Partisi, seçim kazanabilmek için olmadık yasa dışı, adaletsiz yöntemler e başvurdu… Türk siyasi tarihi sayfalarında yer alan en tipik ve en rezil örnek 67 yıl önceki 1957 seçimleridir…
Başbakan Adnan Menderes’in lideri olduğu iktidardaki Demokrat Parti, serçimleri 7 ay erkene aldı… Türkiye, 27 ekim 1957 günü sandık başına gitti. Normal olarak oy verme işlemleri saat 17.00’de sona erecekti ama iktidarın kontrolündeki devlet radyosu o gün saat 14.30’da oy verme sürerken, Demokrat Parti’nin kazandığı yerleri açıklamaya başladı. Tabi ortalık karıştı. Devreye zamanın CHP lideri İsmet İnönü girdi.. Radyo yayınları saatler sonra durduruldu. Ancak olan olmuştu. Halk; saat 14.30 itibariyle “sandık başına” gitmekten vaz geçti. Bu arada CHP seçmenlerinin ağırlıklı olduğu kimi yerlerde seçim kütüklerinden kayıtlarının silindiği ortaya çıktı.
Bazı merkezlerde seçim sandıkları kaçırıldı, Gaziantep’de önce seçimi CHP kazandı diye ilan edildi. Ardından “kimi köylerden gelmeyen sandıklar” hesap edilmediği iddasıyla yeni sayım yapıldı bu kez DP’nin kazandığı açıklandı. YSK’ya itiraz edildiğinde ise, torbalarının bulunduğu adliye binasında o gece yangın çıktı ve bütün pusulalar ile tutanaklar yandı. Ve seçimleri DP’nin kazandığı ikinci açıklama ile geçerli kılındı. 29 Ekim günkü törenlerden sonra halk Gaziantep Belediyesine yürüyüp seçim sonuçlarını protesto etmek istedi. Polis kalabalığa müdahale etti. Bu arada DP il merkezinden kalabalığın üzerine ateş açıldı. Bir komiser yardımcısı ve bir çocuk hayatını kaybetti. Askeri birlikler şehre girdi ve olaylar yatıştı. Ancak ertesi gün şehirde CHP’liler teker teker gözaltına alınmaya başlandı. Cemil Sait Barlas (Gazeteci yazar Mehmet Barlas’ın babası) ile Ali İhsan Göğüş (Hasan Celal Güzel’in dayısı- Gazeteci Zeynep Göğüş’ün babası) “halkı isyana teşvik” iddiasıyla tutuklandılar. Her iki isim, yaklaşık 5 ay kadar Yozgat cezaevinde kaldı
Kısacası, oy sahtekarlıkları ortalığı iyice germişti. Çok sayıda ilde değişik olaylar yaşandı. Mersin’de bir CHP’li öldürüldü. Ankara, İstanbul başta olmak üzere aralarında Samsun ve Sivas’ın da bulunduğu çok sayıda ilde çıkan olaylar çok zor yatıştırıldı. Rjvayet odur ki kimi yerlerde jetler şehirlerin üzerinde alçak uçuşlar yaptı.
Bütün bu çirkefliklere ve yasa dışı yöntemler Demokrat Parti’ye yaramadı.DP, bir önceki seçimlere oranla (1954) 9 puan kaybetti.
***
Tarihten bir örnek, bir hatırlatma yapmak istedim.
Kastım asla “bu seçimlerde de böyle olaylar yaşanabilir” demek değil. Kastım; bu seçimlerde Türk insanının “tek adam rejimi”ne karşı, çoğulcu demokrasiye ve kendi hür iradesine sahip çıkmasını tahrik etmekti.
Haftaya, adayları ve olası seçim sonuçlarını konşacağız!