Nedir bu hırs Allah aşkına!

» Köşe yazarları » Nedir bu hırs Allah aşkına!

Gazeteci İdris Akyüz yazdı.

Yerel seçimlere kısa bir süre kala Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi CHP’yi yöneten ve yönetilen kadrolarına seslenmek istiyorum…

Her secimde, her yere aday olmaya mecbur musunuz?

Adaylaşamadığız zaman, “kestane – kabuk misali” ayrıldığınız kurumu kötüleyerek, bir başka partiden aday olmak ya da bağımsız aday olarak eski kuruma karşı bayrak açmak… İşte bunu anlamakta gaçlük çekiyorum.

Düşünüyorum da siyaset; illa da bir makamın sahibi olmak ve bunu elde edebilmek için onlarca takla atmayı mı gerektirmeli?

Hele hele, ekonomik birikim sahibi olup, onlarca insana iş verecek olanağa sahip,  kendisine  “makam” arayan CHP’li iş insanların… Bu tür anlayış sahiplerine edeceğim bir kaç söz var…

Bak kardeşim!

Sen sermaye sahibi, yatırımları olan bir iş insanısın. Siyaseti, burada yap. Hak, hukuk, adalet ve liyakat anlayışını önce kendi işinde hayata geçir. Daha çok insana iş ver. Onların çocuklarını okut. Yarınları kurmalarına yardımcı ol. Dua ve takdiri burada ara. Kısacası, siyasetteki, çizgi kırıklığını başkalarının takdirsizliğine ya da entrikalarına bağlama. Önce sen dürüst ol.  Kendinden daha çok birlikte yaşadığın insanları sev.

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin son 50 yılını birebir yaşadım. Ondan önceki 50 yılını da çok iyi okuduğum kanaatindeyim.

Tespitim odur ki CHP,  tarihi boyunca  yöneteni  ve yönetileni ile ne çektiyse “tatminsizler”den çekti. Ve “Ben olmazsam olmaz” ya da “Bana mecburlar” anlayışında olanlardan… Öte yandan; CHP’de “toplum adına onca laf edip” kendini kurtarıcı yerine koymaya çalışanlar, süreç içerisinde görüldü ki sadece kendilerini kurtardılar. Ve kurumsal beka yerine kendi siyasi bekalarını öncelediler.

Yeni bir seçim arifesinde yine benzer hastalıklar ortaya çıktı. Gücü elinde tutanlar ile kendini vazgeçilmez sayanların “tahammül edilemez” tavırları dillerde pelesenk oldu. Ve hepsi koro halinde haklılıklarına dikkat çekerek, kendini savunmaya geçti.

***

İşte bunu anlamakta güçlük çekiyorum.  Neden kendinizi savunma gereği duyuyorsunuz? Birileri mi saldırdı size?

Savunma; bir saldırı karşısında insanın kendisini koruma adına ortaya koyduğu doğal bir tepkidir. Ve bu tepkiyi de doğru kullanmak gerekir. Siyasette bu tepki; kurumsal ve ilkelere dayanmalı ki inandırıcı olsun.  Bu bağlamda CHP’nin kurumsal kimliği, ideolojisi ve ilkeleri daha çok önemsenmeli. Aksi halde kişisel beka arayışına bağlı siyasi bencilliğin, süreçte kişi üzerinde güven ve inanç sıkıntısı yaratması kaçınılmazdır.

Sonuç olarak demem o ki; CHP; devrimlerin ve ilkelerin partisidir. Ve kimse bu partiden daha büyük değildir. Bu gerçek tarihe bakıldığında çok daha net gözükür. Devrim ve değişim sözcüklerini ağzından düşürmeyenler için bir gerçek daha vardır ki devrim; ne bölünüp parçalanarak olur ne de bir insan ömrüne sığar. Bilmem anlatabildim mi?