Tasarruf israftan olur, masraftan değil

» Köşe yazarları » Tasarruf israftan olur, masraftan değil

Nurettin Sönmez yazdı

Aslında iş “Sarf”tan başlar.

Sarf” arapça’dır, herhangi bir işin veya ürünün oluşumunda harcanması gereken güç ya da paradır. Yani gereklidir. Olmazsa olmazdır.

Masraf” da arapça’dır, harcama, gider manasına gelir. Mastar’ı “Sarf”tır.

İsraf” da arapça’dır. Azıtma, taşırma, boşa harcama manasındadır. O da “Sarf”tan gelir.

Tasarruf” tek başına kullanıldığında, bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisidir (Sanırım sorun da buradan çıkıyor..)

Neyse uzatmamayım.

Peki, Masraf’ta israf olur mu?

Olmaz. Olmaması gerekir. Eğer olursa ürün ve hizmet maliyeti artar, rekabet gücüne zarar verir, o işletme ya da kurum batar.

O zaman, Masraf’tan tasarruf olur mu?

O da olmaz. Eğer olursa ürün ve hizmet kalitesi düşer, yine rekabet gücüne zarar verir, o işletme ya da kurum yine batar.

O zaman neymiş?

Masraf’tan değil, israf’tan tasarruf edilirmiş.

Demek ki neymiş?

Masraf’tan değil ama itibardan tasarruf edilebilirmiş(!)

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde bir tasarruf tedbirleri genelgesi yayınlandı.

Neler var bu genelgede bir bakalım:

Kamuya 3 yıl boyunca yeni personel alımı ancak emekli olanların sayısı kadar olacak.

Haberleşme giderleri kısıtlanacak.

Hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak.

Kağıt kullanımı kısıtlanacak. Kırtasiye ve büro malzemeleri alınmayacak.

Toplu taşıma olan yerlerde kamuda personel servisi kaldırılacak.

Yeni bina kiralanmayacak. Yeni lojman ve sosyal tesis alımı ve yapımı yasaklanacak.

İyi de bütün bunlar SARF.

Bu genelgede neler yok, bir de ona da bakalım;

Bu tasarruf tedbirlerinde gerçek israfı önleyecek, hazine kaynaklarının boşa harcanmasının önüne geçecek, yandaş şirketlere ödenecek hazine garantilerini ortadan kaldıracak bir önlem yok.

Köprü ve otoyollardan geçmediği halde, geçmiş gibi vatandaşın cebinden ödeme yapılmasını önleyecek bir tedbir yok.

Kullanılmayan havaalanlarını milyonlarca yolcu kullanmış gibi ödeme yapılmasının önüne geçilecek bir tedbir yok.

Şehir hastanelerini yapan şirketlere hasta garantisi olarak yapılan ödemeleri ortadan kaldıracak bir önlem yok.

Cumhurbaşkanlığı külliyesinin günlük 35 milyon TL olduğu söylenen harcamasından bir tasarruf yok.

İktidarın “tasarruf” diye açıkladığı şey; memurların kullandığı servislerin kaldırılması, A4 kullanımının azaltılması, kırtasiye malzemelerinin ve gazete alımının yasaklanması, vs.

Peki bütün bu tedbirlerin amacı ne?

Bütçe açığını kapatmak (!)

Açıklanan bu tasarruf önlemlerinin bütçe açığını kapatması, hazinenin gerçekten tasarruf etmesi mümkün mü?

Değil.

Neden mi?

Bu önlemler tam anlamıyla, yüzde yüz uygulansa bile yapılacak tasarruf 100 milyar lira civarında.

Yani bu yılın bütçesinin yüzde 1’i civarında.

Peki bu yıl için öngörülen bütçe açığı ne kadar biliyor musunuz?

Ben size söyleyeyim;

2 trilyon 552 milyar lira.

Hadi bu genelge yüzde yüz başarıyla uygulandı diyelim, 2 trilyon 442 milyar lira daha açık var bütçede. Onu nereden kapatacaksınız.

Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor.

Kaldı ki, bu genelge ilk de değil.

2003 yılından bu yana yedi tasarruf genelgesi açıklandı.

Uyuldu mu..?

Uyulmadı.

Bu genelgelerin hepsinde de “Ben hariç” mantığını uyguladı iktidar.

Bu da sekizincisi.