YİNE BAHARLAR GELECEK 

» Köşe yazarları » YİNE BAHARLAR GELECEK 

Baskıların, büyük üzüntü ve sıkıntıların yaşandığı, yoksulluğun gittikçe büyüdüğü ülkemizde, emek ve alın teri ile birlikte ahlak ve manevi değerler dışlanmıştır. Enflasyon canavarı, her gün emeği ile geçinen dar gelirli insanların ekmeğini boğazından çekip almaktadır. Memleket yolsuzluk sarmalı içinde kıvranırken ortadan adalet kalkmış, meclisin içinden sokaklara uzanan karanlık ilişkiler ağı gündüz vakti sokak ortasında akademisyen […]

Baskıların, büyük üzüntü ve sıkıntıların yaşandığı, yoksulluğun gittikçe büyüdüğü ülkemizde, emek ve alın teri ile birlikte ahlak ve manevi değerler dışlanmıştır.

Enflasyon canavarı, her gün emeği ile geçinen dar gelirli insanların ekmeğini boğazından çekip almaktadır.

Memleket yolsuzluk sarmalı içinde kıvranırken ortadan adalet kalkmış, meclisin içinden sokaklara uzanan karanlık ilişkiler ağı gündüz vakti sokak ortasında akademisyen bir genci öldürtecek kadar vahşileşmiştir.

Büyük depremden, bugüne kadar hala yaraların sarılmasını bekleyen binlerce depremzede var, enkazı ortadan kalkmamış, barınma sorunu yaşayan, yakınlarına canlı cansız ulaşamayan evini yurdunu terk etmek zorunda kalan, ısınamayan, beslenemeyen, en küçük temel ihtiyaçlara ulaşmakta bile sorun yaşayan depremzedeler…

Ekonomiden güvenliğe, sağlıktan eğitime kadar yanlış politikalar ile içinden çıkılmaz bir bunalım yumağı haline gelen ülkemizde laiklik ve hukuk devleti anlayışı ağır biçimde zedelenmiştir.

Köktendinci akımlar, laik demokratik cumhuriyeti yıkmaya yönelik söylemleriyle milletin sinir uçlarına dokunmaktan çekinmemektedirler.

Yıllar içinde önce Türk toplumunu kamplara böldüler sonra araya nifak soktular, kışkırttılar, hakaret ettiler. Türk toplumunu büyük bir karanlığın içine ittiler ve biz yıllardır o karanlıktan çıkmanın yollarını arıyoruz…

İşte şimdi o yol önümüzde

Aydınlık ve güneşli

İçine itildiğimiz karanlıktan elele verip çıkabiliriz.

Bitirebiliriz insanın insana kulluğunu.

Çocuklarımızın geleceğine sahip çıkabiliriz.

Siyasi partilerimiz ile birlikte tüm demokratik kitle örgütleriyle, Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmamız gerekiyor.

Uygarlık, gerçek anlamını, şüphesiz, çoğulcu demokratik özgürlükçü, laik ve insan haklarına dayalı toplumsal ortamlarda bulacaktır.

Çok mücadele ettik, çok sabrettik, çok çalıştık. Merkezine insanı alan bir devlet anlayışına duyduğumuz hasret ile yarınları yeniden inşaa edeceğiz.

Bütün demokratik siyasi partilerimiz üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek zorundalar.

Gün Türkiye’yi ortaçağ karanlıklarına sürüklemek isteyenlere karşı birleşme günüdür.

Gün, Atatürk ilkelerini ve devrimlerini, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini koruma günüdür.

Tanığı olduğumuz bir dönemin sanığı olmamamız gerekiyor.

Acılı bir yurdun çocukları olmamamız gerekiyor. Yarın ağlamamak için, susmamalı bugün…

Tarihe, ülkemize, ulusumuza ve Mustafa Kemalimiz’e karşı vebalimiz var.

Gökyüzü şahittir, bu ülkeyi kurda kuşa yedirmeyiz.

Çünkü “Elleri var özgürlüğün”

Gel yurdumun insanı görün artık,

Özgürlüğün kapısında dal gibi

Ardında gökyüzü kardeşçe mavi.

Gökyüzü şahittir yine güneş doğacak

Ve gökyüzü şahittir yine baharlar gelecek