Evrensel bir gerçektir ki, Atatürk yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, insanlığın geleceğinde de yaşamaktadır.
Türk toplumu Atatürk’ün 1923 Cumhuriyet aydınlanması ve devrimleri ile başlayan büyük yürüyüşü içinde tüm engellere karşın, çağı aşmaya yönelik büyük bir kültürel birikim ve güçlü toplumsal yapı oluşturmayı başarmıştır.
Bu yapı artık insanca bir yaşamın demokratik ilkelerinden vazgeçmeyeceğini, insanlık için ayakta kaldıkça, hiçbir gücün Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik gelişmesini engellemeyeceğini tartışmaya yer bırakmayacak ölçüde kanıtlamıştır.
Çünkü, “Tam Bağımsızlık” ilkesinden doğan Türkiye Cumhuriyeti; “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle beslenmekte, çağdaş ve insanca yaşamın tüm insanlığa mal olmasını beklemektedir.
Kurtuluş Savaşı’nın ağır koşulları altında bile, ulusun egemenlik ilkesine, parlamenter demokrasiye bağlılığını ve özgürlük içinde kendi kendine yetebilme yeteneğini bütün dünyaya göstermiş olan Türk Ulusu, Atatürk’ün hedeflediği çağdaşlığı ve kalkınma savaşını da demokratik rejim içinde zafere ulaşarak kazanacaktır.
Cumhuriyet; bağımsızlık ve özgürlük bayrağını elimizde sağlam ve yüksek tutmak ve onu her zaman, her şeye karşı korumak ve bunu yapabilmek için; kafamızı bilimle, yüreğimizi umutla ve yurt sevgisiyle, benliğimizi hürriyet ve istiklal heyecanı ile doldurmak, iyiye, güzele, doğruya bağlanmak, çağı yıllar önce yakalayan Mustafa Kemal’in çağdaşlığına varabilmek!…
İşte Atatürk’ümüze karşı borçlu olduğumuz minnet ve şükran hislerini böyle ödeyebiliriz; acılarımızı böyle unutabiliriz. Atatürk her zaman Türk Milletine güvendi, ona inandı. Türk Milleti de bugüne kadar ‘O’ nu yalancı çıkarmadı.
Türk ulusu yüz yıldır sınandığı her zorluktan alnı açık çıktı. Yolundan etmek isteyen düşmana fırsat vermedi. Gazi’nin açtığı yoldan hiç ayrılmadı, bundan sonra da böyle olacaktır.
“Yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız.”
‘O’ bize müstakil bir vatan bıraktı…
Genç ve zinde bir Cumhuriyet bıraktı…
Hamleli ve atılgan bir devrim bıraktı…
Milletine bu kadar büyük bir miras bırakan, hayata gözlerini rahatça kapayan pek az adam yetişmiş veya yetişmemiştir.
İşte, bu nedenledir ki, Çağdaş Atatürk’ün Türkiye’si olmak, ilk ve tek hedefimizdir ve bu hedef
gerçekleşecektir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği hedeften vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
Bu memleket bizim ve memleket için kurduğumuz hayallerin peşini asla terk etmeyeceğiz.