Yıkılan binaların molozları kanser tehditi

» Gündem » Yıkılan binaların molozları kanser tehditi

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık yıkıcı iki büyük depremin ardından 10 kentte yaralar sarılmaya çalışılırken, yıkılan evlerden çıkan milyonlarca tonluk moloz atıklarının insan ve çevre sağlığını olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Gaziemir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü Çevre Mühendisi Derya Dizman Kayar, kontrolsüzce dökülen inşaat atıklarının telafi edilemez zararlara yol açabileceğini söyledi. Deprem sonrası ortaya çıkan molozların döküleceği alanın dikkatle seçilmesi gerektiğini, inşaat atıklarının sadece toz toprak değil tehlikeli atık olduğunun altını çizen Kayar, “Molozlardan genel olarak beton, tahta, alçı, briket, metal ve cam gibi malzemeler anlaşılsa da bu atıkların içerisinde plastikler, yalıtım malzemeleri, boyalar, elektronik atıklar ve yapılarda birikmiş kimyasallar da bulunur. Yapı malzemelerinde kullanımı giderek artan kimyasal katkılar ve organik polimerler de hesaba katıldığında molozu sadece görüntü kirliliği yaratan ve ortadan kaldırıldığında çözülen bir sorun olarak görmek mümkün değildir” dedi.

“KİRLETİCİLER ÇOCUKLARDA PEK ÇOK HASTALIĞIN NEDENİ”

Molozlarda bulunan kirleticilerin çocuklardaki pek çok hastalığ yolaçtığını olduğunu dile getiren Kayar, “Molozların içerdiği kirleticiler yer altı ve yer üstü su kaynakları ile yüzey toprağını kontamine eder; bazıları rüzgâr ve su ile uzak mesafelere taşınarak besin zincirinde, insan ve hayvan yağ dokularında birikir. Dünya Sağlık Örgütü “Kanserojen Maddeler” listesinde asbesti Grup 1 kanserojen olarak tanımlanmıştır. Bu atıklara maruziyet; kanserler, karaciğer ve böbrek hasarı, kümülatif hasar, nörolojik hastalıklar ve doğum kusurları ile ilişkilendirilmektedir. Hormon bozucu etkileri de olan bu kimyasalların çocuklarda kurşun zehirlenmesi, astım, nörodavranışsal bozukluklarla doğrudan ilişkisi gösterilmiştir. Yaygın ve kalıcı çevresel toksinlerin çocuklarda bağışıklık sistemi ile kalp ve damar hastalıklarına sebep olduğu; doğum öncesi maruziyetlerin ise bebeklerde düşük doğum ağırlıkları, erken doğum riski, nöral tüp defektleri (omurilik ve beyin gelişiminde ortaya çıkan anormallikler), kanda yüksek kurşun seviyeleri, yeni doğanlarda dudak-damak yarıkları ile bağlantısı tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.

Yığınların dikkatli bir şekilde bertaraf edilmesi gerektiğinin altını çizen Kayar, “Her ne kadar yapı malzemelerinin içeriğinde bulunan bazı kimyasalların insan ve çevre sağlığına olan olumsuz etkileri araştırılmış olsa da moloz atıklarının küçük partiküllerinden kaynaklanan sinerjistik (birbirinin etkisini arttıran) kirliliğin henüz yeterince bilinmeyen etkileri daha kaygı verici bulunmaktadır. Molozların bertarafı çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Molozların içerisindeki tehlikeli atıklar ve asbest gibi zararlı maddelerin yağmur ve kar sularıyla toprağa ve topraktan da yer altı sularına ulaşmasını engellemek için geçirimsiz zemin tercih edilmelidirdiye konuştu.