Siyaset uzun bir yol… Emek istiyor, enerji istiyor, sabır istiyor.
Hepsi bu mu?
Tabii ki hayır…
Bana göre her şeyden önce, hepsinden önce “siyasi etik” istiyor.
Neden mi anlatıyorum bunları?
Önümüzde bir yerel seçim var. Seçim heyecanı her gün artarken, gerek belediye başkanlıklarına gerek belediye meclis üyeliklerine aday adayı olan yüzlerce insan var.
Demokrasi bu… Adaylar olacak, mücadele olacak, projeler havada uçuşacak, örgütün gözdesi olmak için rekabet yaşanacak.
Bunlar hepsi başımızın üstüne.
Ancak dedik ya her şey kuralına uygun bir şekilde, siyasi etik çerçevesinde, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakışır bir şekilde olmalı.
*
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bu partinin genel başkanı, 1 ay önce kongreye girerken CHP Grup Başkan Vekilliği gömleğini çıkartıp girdi yarışa.
Altını çiziyorum!
“Ben partinin ikinci adamıyım” demedi!
Partinin olanaklarını kullanarak kongre kazanmayı düşünmedi.
Kim nasıl bir yaklaşım içinde olursa olsun, siyasi etikten bir gram şaşmadan aday oldu, yarıştı ve CHP delegesi bu ‘Özel’ duruşun hakkını verdi.
Özgür Özel sadece yüzyılın değişimine imza atmakla kalmadı, Türk siyasetine ‘siyasi etik’ dersi verdi, centilmenliğiyle, saygısıyla gönülleri kazandı.
Peki yerel seçimler öncesi parti içinde bu mesajı almayanlar var mı?
Maalesef var gibi görünüyor! Sokakta, örgütün arasında bazı rahatsızlıklar var.
Örneğin Karşıyaka’da başkanlık için yola çıkan, bu adımı atarken de önce belediye başkan yardımcılığından istifa edenler var. Siyasi etiği her şeyin üstünde tutan, “Kazanacaksam da kaybedeceksem de önce kendime, sonra partime yakışır şekilde hareket ederim” diyenler… Bu anlayış hem “İşte CHP terbiyesi bu” dedirtiyor. Amacın partiyi ileriye taşımak olduğu apaçık görünüyor.
Ama herkes böyle mi?
Üzgünüm ama değil.
Bir yandan belediye başkan yardımcılığı görevine devam ederken diğer taraftan belediye başkanlığı için adaylık dosyasını teslim edenler de var.
Acı ama var!
Partisi hakkında çıkacak dedikoduları, siyasi rakiplere verilecek kozları, siyasi etiği, bireysel ahlakı hiçe sayanlar var!
Bir yandan belediyeden maaş alacaksın, belediyenin makam arabasına bineceksin, sekreterinden ve belediye imkanlarına dair her türlü avantajı kullanacaksın, diğer yandan başkan adaylığı için çalışacaksın.
Ayıp beyler!
CHP’yi böyle bir tablo içine düşürmek ayıp.
Karşıyaka Belediyesi’ni böyle bir davranışa alet etmek ayıp.
Daha bir ay önce Türk siyasetine etik dersi veren genel başkana ayıp!
Kimse kendi menfaatleri adına yepyeni bir heyecanla yola çıkan CHP’yi bu durumda bırakamaz, bırakmamalı!
Ola ki, bu ayak oyunlarıyla seçim kazandınız… Ola ki, genel merkezi kandırdınız! Peki Karşıyakalı’nın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Hiç utanmayacak mısınız?
Gerçi bu kafadakiler Çarşı’yı baştan aşağı yürüse tanıyan çıkmaz! Selam veren kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
*
Sadece bu da değil!
Bazı kafalarda, ‘kestirme yollar’ var!
“O ne demek” diye soranlara anlatayım.
Belediye başkanlığına aday adayı olan bazı kişilerin tek amacı aslında büyükşehir belediye meclis üyesi olmak.
Siz deyin aç gözlülük, ben diyeyim ‘koltuk sevdası…
Nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor.
Bu partiye değer katabilecek meclis üyesi adaylarına ayıp!
Ben de Karşıyaka Belediye Meclis Üyeliği için aday adaylığı dosyamı aldım, Karşıyaka CHP İlçe Başkanlığı’na teslim ettim.
Bu tavrı gösterenler benim gibi yüzlerce aday adayının hakkını yemiyor mu?
CHP’nin yeni yönetiminden tek ricam var. Gerek belediye başkanlarını gerek meclis üyelerini belirlerken, siyasi ahlak sahipleriyle ahlaksızları ayıralım birbirinden.
Atatürk’ün partisine, kurtuluşun ve kuruluşun partisine yakışır olsun adaylarımız.
Sadece Karşıyaka’da değil Türkiye’nin her yerinde ‘şıklığıyla, kalitesiyle, siyasi ahlakıyla “İşte budur” diyecek isimleri çıkaralım vitrine.
Seçim kaybetmek ayıp değil. CHP’nin adına, tarihine yakışmayan tavırlar ayıp.
1999’da baraj altında kalan CHP’nin nasıl ayağa kalktığını hiç unutmadan…
CHP gibi kazanalım.
CHP gibi kaybedelim.
Sağlıcakla kalın