Rezaletin son perdesi!

» Köşe yazarları » Rezaletin son perdesi!

Cemaat, tarikat ya da vakıf adı altında ve ayrıcalıklı bir şekilde faaliyet gösteren oluşumlarda ortaya çıkan rezilliklerin bir bölümüne bir süredir tanık olmuş durumdayız.

Bunlara sürekli yenilerinim eklenmesine de şaşırmıyoruz artık.

İmamın camide karısı tarafından basılması ve akabinde müftünün “imam nikâhı varsa sorun yok” minvalindeki açıklamaları bunlardan birisi. Son olarak ise Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı 6 yaşında bir çocuğun başına gelenler… Bu rezilliklerin daha fazlasının da olabileceğine yönelik iddiaların ortaya atılması bile tüyler ürpertici…

“Dindarlık” kisvesi altında faaliyet gösteren bu oluşumların korunup kollanması ise ayrı bir rezillik! İşin asıl çıldırtıcı tarafı ise bu tür kepazeliklerin sözde fıkıh alimleri tarafından “meşru” gösterilme çabası. Bu nedenle, ortaya çıkan tablo için “sapıklığın meşrulaştırılmış hali” ifadesi son derece yerinde!

Bu tür iğrençliklerin taraflarının, bunlara fetva verenlerin, maddi ve siyasi destek verenlerin ve bunların palazlanmasına sebep olanların topunun Allah belasını versin!

Burası artık sözün bittiği yer…

Mesele din filan değil! Asıl mesele ahlak!

Ahlak, iyi bir yaşamın temelini oluşturan kabullenmeler bütünü olarak ifade edilebilir. Toplumsal yaşamdaki dinamiklerden birisi olan din de çoğunlukla toplumun ahlaki değerleriyle paralel bir görünüm taşır. Başka bir deyişle, toplumun ahlaki değerleriyle çatışan bir dini anlayışın varlığını sürdürmesi olanaksızdır. Anlayacağınız, son dönemlerde din kisvesi altında tanık olduğumuz rezaletler, en fazla dine zarar veriyor. Bu nedenle, bu kepazeliklere en fazla “gerçek dindarların” tepki göstermesi gerekiyor.

Konuyla ilgili olarak bir bakanın “çocuk istismarı üzerinden siyaset yapılacak konu değildir” demesine şaşırmıyorum. Zira geçmişte de yetkili ağızlar tarafından; “bir kereden bir şey olmaz”, “küçüğün de rızası varmış” gibi talihsiz açıklamaları bu kulaklar duydu.

Konu hakkında daha fazla yorum yapamıyorum. Zira “meşru kelime hazinem” bunun için yeterli değil.Tepki göstermek adına yazılacak sözcükler kimi aşağılık zatların manevi şahsiyetlerini alenen tahkir ve teyzif edebilir. Bu yüzden, bu tür konularda kim ne söylemiş ona bakalım…

“Bedene kolay ve hafif gelen ibadeti size bildireyim mi? Susmak ve güzel ahlâk sahibi olmaktır.”(Hz. Muhammed)

***

Mevlana’ya “sen bu ahlakı kimden öğrendin?” diye sormuşla. Mevlana “ahlaksızlardan öğrendim” cevabını vermiş.

***

“Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfidir.”(Peyami Safa)

***

“İyi iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır.” (Aristo)

***

“İnsanın kendisini ıslah etmesi erdemle, başkalarını ıslah etmesi ise bilgi ile olur. Erdem ve bilgi, doğanın iki ahlaki özelliğidir ve insanı doğru yola ulaştırır.” (Konfüçyüs)

***

“Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.” (Friedrich Nietzsche)

***

“Ahlak konusunda en önemli dersler, kitaplardan değil yaşanan deneyimlerden alınır.” (Mark Twain)

***

“Yasama güçsüzleşince, ahlak dejenere olur.” (Blaise Pascal)

***

“Ulusal ahlakımız uygar esaslarla ve özgür fikirlerle beslenmeli ve sağlamlaştırılmalıdır. Korkutma esasına dayanan ahlak, bir erdem olmadığı gibi güvene de layık değildir.” (Mustafa Kemal Atatürk)