İzmirli başarılı müzisyen Ali Yılmaz (Motor Ali) söz ve müziği kendine ait türkü formundaki ilk teklisi “Garip Yazın” ile müzikseverleriyle buluştu.

İbrahim Tatlıses, Şevval Sam ve daha bir çok ünlü şarkıcı ve türkücüye bağlaması, udu, cümbüşü, sazbüşü ve buzikisi eşlik eden İzmirli başarılı müzisyen Ali Yılmaz (Motor Ali) bu kez sözlerini Turan Yılmaz ile birlikte yazdığı ve bestelediği “Garip Yazın” için stüdyoya girdi ve bağlamalarını çaldı, ardından seslendirdi.  
Düzenlemesini Ercüment Ekin yaptığı, Müzik yönetmenliğini Ercüment Ekin ile birlikte üstlendiği bestesinin bağlamalarını RMS ve Ekin Studio’da çaldı. Uğur Varol bas, klasik, akustik gitar’ıyla, Ömer Arslan perküsyonuyla, Serkan Yıldırım ise zurnasıyla tekliye imza attı. Kayıt Miksajı Bahadır Sağbaş, Mastering’i Emre Kıral üstlendi.  

“Garip Yazın”ın klip yönetmenliğini Alper Ünyaylar klibi Studio Pickup’da çekti. Fotoğraflar ile Volkan Gümüşlü tarafından çekildi.
“Garip Yazın”ın sözleri şöyle:

Bilmem şu yüzüm güler mi?
Yürekte ateş söner mi?
Akıp giden şu zamanı
Durdurmaya güç yeter mi?

Hiç olmazsa bir gün olsun
Talihim bana güler mi?
Yanıp duran şu gönlümün
Ateşi bir gün söner mi?

Dinmiyor gözümde yaşım
Nere vuram dertli başım
Ölür isem mezar taşım
Garip yazın yazın gitsin

ALİ YILMAZ (Motor Ali)

1976 yılında İzmir’de üç çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğan Ali Yılmaz, babasının dinlediği türkülerle küçük yaşta müziğe ilgi duydu. İlkokula bile başlamamışken ağabeyinin aldığı çömlek darbuka ile müziğin bir yerlerine ilişmeye çalıştı; ancak darbuka çalmasını istemeyen babası ona dokuz yaşındayken bir bağlama aldı. Ne yazık ki, bağlamayı aldıktan bir hafta sonra babasını kaybetti ve evdeki yasla bağlama ortadan kaldırıldı.

Eve maddi katkı sağlamak amacıyla geceleri pavyonlarda bongo çalarak onbir yaşından sonra da düğün salonlarında bateri çalarak müzik sevdasını sürdürürken, bağlamaya olan özlemini hiç küllendirmedi. Ondokuz yaşında bağlamacı bir arkadaşı ile yasadığı tartışma sonucu, sıkı bir çalışmayla, bir ay içinde işinde bateristlikten bağlamaya geçti.

Okumak için annesine sözü olan Ali, yirmi yasında Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı sınavlarını birincilikle kazandı. Artık İzmir’in sahne ve stüdyolarının aranan bir müzisyen ve konservatuvarda çok başarılı bir öğrenciyken, bitirmesine bir dönem kala tüm Türkiye’de tanınma hayali ile, okulunu bırakarak İstanbul a geldi. Bambaşka bir dünya olan İstanbul, İzmir’in yetenekli bağlamacısına hemen kucak açmayınca başladığı noktaya, yani pavyon müzisyenliğine geri döndü İbrahim Erkal’ın bağlama aradığını öğreninceye kadar...

İbrahim Tatlıses, Şevval Sam ve daha bir çok ünlü şarkıcı ve türkücüye bağlaması, udu, cümbüşü, sazbüşü ve buzikisi eşlik eden İzmirli başarılı müzisyen Ali Yılmaz (Motor Ali) bu kez sözlerini Turan Yılmaz ile birlikte yazdığı ve bestelediği “Garip Yazın” için stüdyoya girdi ve bağlamalarını çaldı, ardından seslendirdi.  
Düzenlemesini Ercüment Ekin yaptığı, Müzik yönetmenliğini Ercüment Ekin ile birlikte üstlendiği bestesinin bağlamalarını RMS ve Ekin Studio’da çaldı. Uğur Varol bas, klasik, akustik gitar’ıyla, Ömer Arslan perküsyonuyla, Serkan Yıldırım ise zurnasıyla tekliye imza attı. Kayıt Miksajı Bahadır Sağbaş, Mastering’i Emre Kıral üstlendi.  

“Garip Yazın”ın klip yönetmenliğini Alper Ünyaylar klibi Studio Pickup’da çekti. Fotoğraflar ile Volkan Gümüşlü tarafından çekildi.
“Garip Yazın”ın sözleri şöyle:

Gökçeada Ultra Trail bu sene ikinci kez koşulacak Gökçeada Ultra Trail bu sene ikinci kez koşulacak

Bilmem şu yüzüm güler mi?
Yürekte ateş söner mi?
Akıp giden şu zamanı
Durdurmaya güç yeter mi?

Hiç olmazsa bir gün olsun
Talihim bana güler mi?
Yanıp duran şu gönlümün
Ateşi bir gün söner mi?

Dinmiyor gözümde yaşım
Nere vuram dertli başım
Ölür isem mezar taşım
Garip yazın yazın gitsin

ALİ YILMAZ (Motor Ali)

1976 yılında İzmir’de üç çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğan Ali Yılmaz, babasının dinlediği türkülerle küçük yaşta müziğe ilgi duydu. İlkokula bile başlamamışken ağabeyinin aldığı çömlek darbuka ile müziğin bir yerlerine ilişmeye çalıştı; ancak darbuka çalmasını istemeyen babası ona dokuz yaşındayken bir bağlama aldı. Ne yazık ki, bağlamayı aldıktan bir hafta sonra babasını kaybetti ve evdeki yasla bağlama ortadan kaldırıldı.

Eve maddi katkı sağlamak amacıyla geceleri pavyonlarda bongo çalarak onbir yaşından sonra da düğün salonlarında bateri çalarak müzik sevdasını sürdürürken, bağlamaya olan özlemini hiç küllendirmedi. Ondokuz yaşında bağlamacı bir arkadaşı ile yasadığı tartışma sonucu, sıkı bir çalışmayla, bir ay içinde işinde bateristlikten bağlamaya geçti.

Okumak için annesine sözü olan Ali, yirmi yasında Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı sınavlarını birincilikle kazandı. Artık İzmir’in sahne ve stüdyolarının aranan bir müzisyen ve konservatuvarda çok başarılı bir öğrenciyken, bitirmesine bir dönem kala tüm Türkiye’de tanınma hayali ile, okulunu bırakarak İstanbul a geldi. Bambaşka bir dünya olan İstanbul, İzmir’in yetenekli bağlamacısına hemen kucak açmayınca başladığı noktaya, yani pavyon müzisyenliğine geri döndü İbrahim Erkal’ın bağlama aradığını öğreninceye kadar...

Kaynak: Haber Merkezi