İsrail ve Filistin konusu AK Parti iktidarlarının tam yönetemediği en önemli konulardan biri.
Siyasal islam temelinde hareket eden ve en iyi kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yeniden Refah Partisi ile AK Parti arasındaki seçimden sonraki ortaya çıkan en büyük gerilimin nedeni budur.
Erdoğan’ın çok açık bir şekilde gönlü Filistin ve Hamas’dan yana olmakla beraber Uluslararası ve Amerika ile olan ilişkileri zorunlu olarak İsrail ile işbirliği yapmasını gerektiriyor.
Ticari ilişkilerde birçok AK Parti Milletvekilinin ticari ilişkiler içerisinde olduğunu basına yansıyan haberlerden gördük. Seçmen tabanı bazında Filistin’i desteklerken partinin üst yönetiminin bir kısmı İsrail ile iyi bir ilişki içerisinde olmak mecburiyetindeydi.
Bu ilişkiyi bir türlü yönetemedi.
Refah Partisi bu açığı gördüğü için AK Parti içerisindeki kılcal damarlarına girerek önce var oldu, şimdi büyümeye devam ediyor. Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar sözel olarak karşı olduğu için AK Parti’nin gerçek anlamda İsrail’e karşı siyaset yapması mümkün değil.
Ne Amerika’ya yakın ne Rusya’ya yakın. Orada da bir ikilem de kalmıştı. İkisine de gelgitli bir siyaset izlemesi ülkede oy tabanında düşmeye sebep verdi.
Bu olaydan sonra Yeniden Refah Partisi siyaseten somut olarak kullanmak istedi.
Burada tokmak yeniden Refah Partisi’nde ancak davul AK Parti’nin boynunda.
Muhalefet olmanın rahatlığı ve kolaylığı ile Yeniden Refah bunun politikasını yapacaktır. Bedelini ise AK Parti ödemek zorunda kalacaktır.
Giderek azalan tabandaki Milli Görüşe sahip seçmenle kopmaya başlayan gönül bağı Yeniden Refah, HÜDA-PAR ve Saadet Partisi’nin gündeme getirmesi ile AK Parti’nin siyaset yapma şansı kalmayacağı için en sağdaki ve islam hassasiyeti yüksek olan seçmenin AK Parti’den koptuğunu ve başka partiye gittiğini görebiliriz.
Her seçmen yerel yöneticilere en az 6 ay en fazla 1 yıl süre verir. Türk seçmeni sabırlıdır. Bir yılda gözlemler. Bir yıl bittikten sonra vatandaşın kabul edeceği sınırlarda bir hareket içerisinde değilse o zaman negatif bir kanaat onu aşağı çeker.
Erdoğan’ın bugün yapmak istediği CHP’li belediye başkanlarının iş yapmasını zorlaştırmaktadır.
İktidar kendi partisinden olan belediyeye birçok devlet imkanlarını tanır. AK Partili bir belediye devlet desteğini arkasına alarak sıfır maliyetle bir kültür merkezi yapabilir.
Ama CHP’li belediye yapamaz. Eşit koşullarda hizmet üretiyormuş gibi görünmelerine rağmen CHP’li belediyeler kendi kaynakları ile hareket ediyor.
Buna rağmen CHP’li belediyelerde başarı oldu. Zaten olmasaydı son seçimlerde değişim olmazdı.
Hükümet Hazine’de para olmadığı için para toplamak zorunda. Özel sektör ve esnaf vergisini ve SGK’sını ödeyemediği için zor durumda.
Af süreci başlayacağını düşünüyorum. Belediyeler kilitlenme noktasına gelince Erdoğan ‘madem şikayetçisiniz hadi ‘af’ edelim’ diyecek. Affa zemin hazırlıyor diye düşünüyorum.
Belediyelerin SGK borçları var ama kimden kaynaklandığını görmek lazım.
Belediyeler kendileri kaynak yaratamaz. İller Bankası’ndan gelen gelir sadece personel maaşlarını ödüyor. Devlette para yok.
Belediyelere verecek para olmadığı için bu ekonomik faturayı kendileri ödemek yerine herkese ödettirmeye çalışıyor.