İzmir’de avukatlar, Gezi Parkı davasından tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay için İzmir Adliyesi önünde “Can Atalay’a Özgürlük” yazılı pankart ile basın açıklaması yaptı.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), Adalet için Hukukçular ve İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İzmir Barosu üyeleri avukatlar, Bayraklı Adliyesi C Blok Önünde önünde bir araya geldi.
Basın açıklamasını TİP İzmir Avukatı Aytekin Aktaş okudu.
Can Atalay’ın tahliye edilmemesinin Hatay halkının iradesini yok saymak olduğunu belirten Avukat Aktaş, “2 Haziran Cuma günü Can Atalay’ın TBMM kaydı yapılmıştır. Seçilme yeterliliği bulunan, milletvekili olarak seçilen ve mazbatasını alan bir milletvekilinin, seçimin üzerinden on beş günden fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen hala tahliye edilmemiş olması kabul edilemez. Her türlü hukuka aykırı uygulamayı ‘milli irade’ bohçasına sokarak kendince meşruiyet zemini yaratan siyasi iktidarın, ‘milli iradenin’ temeli olarak gördüğü seçim sandığına ve o sandıktan çıkan iradeye saygı duymaması; açıkça halk iradesinin gasp edilmesi, Hatay halkının iradesinin yok sayılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83. maddesine göre; “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının niteliği ve halkın oyları ile milletvekili seçilen bir kişinin tutukluluğuna ilişkin çok sayıda yargı kararı ve yaklaşık otuz yıllık yerleşik içtihat bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“CAN ATALAY, HATAY İÇİN DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”
Anayasa Mahkemesi’nin daha önce Mustafa Balbay, Sebahat Tuncel, Enis Berberoğlu, Leyla Güven, Ömer Faruk Gergerlioğlu başvurularına dair verdiği kararların emsal hükmü taşıdığını belirten Aktaş, “Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun tüm bu kararlara atıfla verilen Cumhuriyet Davası’na ilişkin bozma kararı, seçilmiş bir milletvekilinin cezaevinden tahliyesinin hakimin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilebilecek bir husus değil, bir anayasal zorunluluk olduğunu ortaya koymaktadır. Buna rağmen Can Atalay için hâlâ tahliye kararı verilmeyerek TCK’nin 109. maddesinde düzenlenen ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçu işlenmektedir. Halihazırda milletvekili olarak seçilmiş olan Can Atalay, seçmenlerinin iradesini parlamentoda temsil etmek, yasama faaliyeti içerisinde yer almak ve deprem bölgesinde olan Hatay için çalışmalarına başlamak üzere derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
“BURADA YAŞANAN HUKUKSUZLUK ANAYASA’NIN İHLALİDİR”
Açıklamanın ardından konuşan İzmir Barosu Sefa Yılmaz ise Adalet Bakanı’nın Can Atalay’ın serbest bırakılmamasına dair yaptığı açıklamalarına tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:
“Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrası çok açık. Şu anda yapılan şey suç işlenmesine devam ediliyor olmasıdır. Daha dün yeni Adalet Bakanımız bir açıklama yaptı. Bir garip hukuki değerlendirme yapıldı. Aslında bu o kadar yanlış değerlendirme ki. Burada yapılması gereken Anayasa’nın 83. maddesinin 2. bendinde belirtilen milletvekilliğinin dokunulmazlığı ve sorumsuzluğu çerçevesinde yüksek yargının derhal serbest bırakma kararını vermesi olmalıydı. Ancak bugün ülkemizde yaşanan hukuksuzluklar her gün yenisi eklenerek devam ediyor. Türkiye’de bugün 500’ün üzerinde avukat tutsak. Bunlardan birçoğu hak, demokrasi ve insan hakları mücadelesini veren ve bu uğurda çaba sarf eden meslektaşlarımız. Ne yazık ki bu ülkede hak mücadelesi vermek; sonuçta sizi cezaevine götüren bir süreci getiriyor. Fakat şu anda burada yaşanan hukuksuzluk Anayasa’nın ihlalidir. Bu ihlale hemen son verilmeli ve Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Bu hak mücadelesi bundan sonra gerek barolar gerek hukukçular gerekse STK’lar tarafından yükseltilerek devam edilecektir”
Haber: Arif Enes Durak