İzmir Sağlık Platformu: Sağlıkta teröre son verilsin!

» Gündem » İzmir Sağlık Platformu: Sağlıkta teröre son verilsin!

İzmir Sağlık Platformu, dün Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Asistanı olarak görev yapan bir hekimin hasta yakını tarafından darp edilmesi üzerine açıklama yaptı. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Ölmek istemiyoruz… Sabahları hastaneye işyerimize giderken, dönüp dönmeyeceğimizi bilmek İstiyoruz… Sağlıkta terör bir kamu politikası olarak yerleşmemelidir. Sağlıkta teröre son verilsin” ifadelerini kullandı.

30 Kasım 2022 tarihinde bir hasta yakını tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Asistanı olarak görev yapan bir hekimin darp edilmesi sonrası konuyla ilgili olarak İzmir Sağlık Platformu Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasına, İzmir Tabip Odası adına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Genel Sekreter Uzm. Dr. Ceylan Özkan ve Yönetim Kurulu üyesi Haldün Öniz, sağlık çalışanları ve oda aktivistleri katıldı.

İzmir Sağlık Platformu adına ortak basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak okudu. Kaynak, “Ölmek İstemiyoruz… Sabahları hastaneye işyerimize giderken, dönüp dönmeyeceğimizi bilmek istiyoruz… Sağlıkta terör bir kamu politikası olarak yerleşmemelidir. Sağlıkta teröre son verilsin” ifadelerini kullandı.

“Dün burada, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, hastalarına bakmakta olan bir meslektaşımız, insanlık dışı bir nedenle ve yine insanlık dışı canice bir saldırıya maruz kalmış ve ağır yaralanmıştır” Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“SAĞLIK TERÖRÜNÜ DURDURUN”

“Ey kamu yöneticileri, yaralı hekim arkadaşımıza geçmiş olsun demeyin, üzüldük demeyin, saldırganı kınadık demeyin…  Bunların hiçbirinin değeri kalmadı … Önlem alın, saldırganlara arka çıkmayın, sağlık çalışanlarının feryadını duyun… Sağlık terörünü durdurun…

Yıllardır giderek artan sağlık terörünün nedeni sağlıkta dönüşüm politikalarıdır, sağlık sistemini oy kaynağı olarak kullanma çabasıdır. Kışkırtılmış sağlık talebidir ve kamu yönetiminin herkese sağlık yerine hastalık vaadetmesidir.

“BU TOPLUM ALDATILMAKTA”

Kamu yönetimi, hükümet, artık organize edemediği, kışkırta kışkırta altından kalkılmaz hale gelmiş taleple, sağlık sistemini, yine oy uğruna yine günlük siyaset uğruna seçim sürecinde kullanmaya, buradan oy devşirmeye çalışmaktadır. Tıkanmış sağlık sistemini çalışıyormuş gibi göstermek için, yalan bir algı yaratmak için, beş dakikada üç dakikada bir hasta bakılmasına programlanmış saçma elektronik sistemlerle halkı kandırmaya devam etmektedir. 

3 dakikada 5 dakikada hastalara bakılmış gibi yapılarak, bu toplum aldatılmaktadır. Bu toplum hastalıklarına çare bulamaz duruma sokulmaktadır. 

Kamu yönetimi hastalara şunu söylemektedir: Biz bu sistemi çalıştıramıyoruz… Eğer sağlık ihtiyacın varsa, sağlık kurumu işte şurada: ne istiyorsun, muayene mi, ne istiyorsun, tetkik mi ne istiyorsun rapor mu, ne istiyorsun reçete mi, git oradan istediğini elde edene kadar her şeyi yap, istediğini al, hatta, elde etmek için şiddet kullanmak gerekiyorsa kullan; ben senin arkandayım … Zorla ne istiyorsan al … Ben senin arkanı sıvazlayacağım… Böylece sağlık sistemi çalışıyor görünecek … Ben de oradan oy alacağım…Bu denmektedir. Artık insanlar sayı olarak değil şiddete yönelme olarak da kışkırtılmaya başlandı.  

“‘SAĞLIKTA ŞİDDET’İN SORUMLUSU”

Bu konuda hükümet ve bir kısım siyasi partiler samimiyetsizdir. Nereden anlıyoruz… 1 Ağustos’ta olağanüstü “sağlıkta şiddet” çağrısı ile TBMM’nin bileşimine katılmayıp Meclis kulisinde oturan partiler ve milletvekilleri bunun sorumlusudurlar. Hastanelere ne elektronik ne insan gücü ne de hukuki güvenlik sağlamamakta ısrarlı davranan kamu yöneticileri bu sürecin sorumlusudurlar… 

Hekimlerle ve sağlık çalışanları ile alay eder gibi kişisel korunma eğitimi alma tavsiyesine kadar giden bir kamu yönetimine, en temel hakkımız olan can güvenliği ve yaşam hakkımızı bile koruyamayan kamu yönetimine sesleniyoruz… Neredesiniz ne yapıyorsunuz… Kamu adına hizmet eden hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumak için parmağınızı kıpırdatmıyorsunuz… Bu bir acizlik midir yoksa bir politika mıdır?…”

Hekimler ve sağlık çalışanları olarak, cins, ırk, din ayırımı yapmaksızın her insanı insan olarak görerek tanı ve tedavi yaptıklarını söyleyen Kaynak, şu ifadelere yer verdi:

“ASLA MEYDANI BOŞ BIRAKMAYACAĞIZ”

“Hiç kimse hiçbir vatandaş, cins, ırk, din ayrımı yaparak, bir başkasını yargılayamaz, değerlendirmez. Bu insanlığa aykırıdır. Anayasaya aykırıdır. Bun ayrımcılığı yapanlar kadar, özendirenlerde anayasal suç işlemişlerdir. Dolayısı ile dünkü suç sadece bir darp ve vahşi yaralama suçu değil aynı zamanda anayasal bir suçtur. Buna seyirci kalanlara ve sırt sıvazlayanlara asla meydanı boş bırakmayacağız. 

Sağlık sistemini oy deposu görenleri de sağlıkta terörü görmezden gelerek destekleyenleri de tarih affetmeyecektir, sağlık çalışanları ve hekimlerimiz affetmeyecektir. Bizler hekimler ve sağlık çalışanları sadece sağlıkta terörü değil bunu bir politika haline getirenleri de tarihin karanlığına mahkûm edeceğiz. Bu mücadele sürecektir… Bu mücadele kazanılacaktır… Hep beraber, hep birlikte …Sağlıkta teröre son vereceğiz. Bir terör olayı daha duymak istemiyoruz… Ya hep beraber ya hiçbirimiz…”