İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TELE1’de gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu’nun hazırlayıp sunduğu Anında Manşet programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ekonomide yaşanan gelişmeleri değerlendiren Başkan Soyer, iktidarın CHP’li belediyelere karşı sıkıştırma politikası uyguladığını söyledi.
“İKTİDAR ÖZEL OLARAK CHP’Lİ BELEDİYELERİ SIKIŞTIRIYOR”
Ekonomik krizin belediye hizmetlerine olan etkisinden bahseden Soyer, hükümetin politikalarının belediye bütçesine büyük ölçüde zarar verdiğini söyledi. Soyer, “İki ay önce Gabar’da Karadeniz’de petrol bulundu deniyordu. Ancak o pembe rüyalar iki ay sonra kabusa döndü. Sadece mazota iki ayda gelen zam yüzde 80’in üzerinde. Herkesin mutfağında yangın var. Büyükşehirin de mutfağında yangın var. Biz hizmet üretmekte çok zorlanıyoruz. Mart ayında çıkan genelgeyle deprem bölgesindeki illerden vergi alınmamasına karar verildi. Fakat toplam toplanan vergiden nüfusları oranında pay almalarının önünü açtı. Bu, şu anlama geliyor. Tüm belediyeler merkezi idarenin topladığı vergilerden pay alırlar. İzmir’in payı yüzde 6 örneğin. Fakat bu son düzenlemeden sonra haziran ayında 1.7 milyar hazine payının belediye bütçemize girmesi gerekirken temmuz ayında bu miktar 1.1 milyara düştü. Bu toplam gelirimizin yüzde 30’una tekabül ediyor. İktidarın özel olarak İzmir ve diğer CHP’li belediyelerle köşeye sıkıştırma politikası var. Bu hizmet kalitesini de etkiliyor” dedi.
“ULAŞIMDA VATANDAŞIN CEBİNE 32 LİRA FAYDA SAĞLIYORUZ”
Toplu ulaşımda uygulanan politikalara değinen Soyer, “İzmir’in toplu ulaşım fiyatları en düşük ilk üç ilden beri. 2019’dan beri elektriğe yüzde 437 mazota yüzde 438 zam gelmiş. O yılda öğrenci fiyatı 1.8 TL. Şu anda 3 TL. Yüzde 60 zam yapmışız yani. Açığı kapatamıyoruz. Biz toplu taşımayı sürdürebilmek için belediye bütçesinin yüzde 30’unu toplu taşımaya sübvanse ediyoruz. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Maliyeti üzerinden yaparsanız 42 liraya taşımanız lazım. Biz 8 liraya taşıyoruz. Bugün otobüste gördüğünüz herkesin cebine 32 TL fayda sağlıyoruz” diye konuştu.
“HÜKÜMETİN İZMİR’DE BİR METRE METRO TÜNELİ YOK”
Bakanlık tarafından UKOME’nin değişen sistemi nedeniyle fiyat belirleyemediklerini aktaran Başkan Soyer, “Biz fiyat belirlemek istiyoruz. Defalarca fiyat götürdük ancak UKOME uygun görmedi. UKOME belediyenin çoğunlukta olduğu bir yapı olmadığı için kendi yaptığımız toplu taşımanın ücretini kendimiz belirleyemiyoruz. TCDD kendisi belirliyor. Bu çok tuhaf. Belediye olarak sadece ulaşım hizmeti yapmıyoruz, gençliğe, çocuklara, istihdama her alanda hizmet üretmemiz gerekiyor. Ancak toplu ulaşımda sürdürülebilir bir rakam belirlenemediği sürece bu kaynakların tamamen sübvansiyona gitmesine yol açıyor. Bu sıkıntı borç miktarımızı artırdı. 2019’da belediyenin toplam borcu 649 milyon Euro. Bugüne geldiğimizde 550 milyon Euro’ya inmiş. Fakat bizim borcumuz TL cinsinden dört katı artmış. Dışardan borçlanıyoruz çünkü hükümet bizim yaptığımız temel alt yapı hizmetlerine kaynak ayırmıyor. İzmir’de hükümetin bir metre metro tüneli yok. Bunları böyle bir bütçeyle yapmamıza imkân yok. Türkiye’deki bozuk ekonomik düzen en çok yerel yönetimleri etkiliyor. Hele bir de CHP’li belediyeyseniz sıkıntı çok büyüyor” dedi.
“BÜTÜN ENERJİMİ İZMİR’E VERİYORUM”
CHP’nin kurultay sürecine değinen Soyer, belediye başkanı olarak tüm İzmir’den sorumlu olduğunu hatırlatarak, “Ben bütün enerjimi İzmir’e veriyorum. Ben büyükşehir belediye başkanı olarak İzmir’i bu yangın ortamında nasıl ileriye taşıyabiliriz diye düşünerek bütün enerjimi buna veriyorum. O partimizin, örgütümüzün işidir. Ben İzmir’de CHP’li olmayan vatandaşlarımızın da belediye başkanıyım. Dolayısıyla herkese aynı kalitede hizmet götürmekle mecburum. O çalışmayı tabi ki çok önemsiyorum ancak ben o çalışmada yokum” ifadelerini kullandı.
“LİMANI SATTIRMAYACAĞIZ”
Limanın satış istemini değerlendiren Soyer, satışa izin vermeyeceklerini vurgulayarak satışın kapitülasyonların önünü açacağını da belirtti. Soyer, “Lozan’ın en temel başlığı kapitülasyonların kaldırılması ve kabotajdır. Şimdi neyle meşgulüz? Alsancak Limanı’nın satışıyla. 1926’da Lozan’a dayanarak kabotaj kanunu çıkarılmış. O nedenle her 1 Temmuz’u Kabotaj Bayramı olarak kutluyoruz. Alsancak Limanını kapitülasyonların kaldırılmasına inat limanı satmaya çalışıyorlar. Sattırmayacağız. İzmir olarak Alsancak Limanı’nı sattırmayacağız. Bu, kapitülasyonların yeniden hayata geçirilmesidir. Bu, Lozan’a ihanettir. 100 yıldır Lozan’a direnenler hala direniyor” diye konuştu.