Eğitim-Sen’den ‘Maarif Eğitim Modeli’ protestosu

» Gündem » Eğitim-Sen’den ‘Maarif Eğitim Modeli’ protestosu

MEB’in sunduğu yeni eğitim modeline tepkiler gelmeye devam ediyor. Eğitim-Sen İzmir Şubeleri üyeleri tarafından İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada, “Cemaatler, eğitim sistemini örümcek ağı gibi kuşattı. Eğitim, laik ve bilimsel olmak zorundadır” denildi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tartışmalı ÇEDES projesinin ardından ‘Maarif Eğitim Modeli’ adı altında yürürlüğe koyduğu yeni eğitim modeli tartışılmaya devam ediyor. Eğitim-Sen İzmir Şubeleri üyeleri İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak yeni eğitim modeline tepki gösterdi. Şubeler adına basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli, açıklanan programın iktidarın siyasi programının bir parçası olduğuna dikkat çekti. Danyeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“PROGRAM SİYASAL İDEOLOJİK HEDEFLERDEN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”

“Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), daha önce 2006 ve 2017 yıllarında iki kez değiştirilen eğitim müfredatına ilişkin yeni değişiklikleri taslak haline geçtiğimiz Cuma günü yayınlamıştır. Kamuoyunda bir haftadır müfredat değişiklikleri ders kitaplarındaki tekil örnekler tartışılırken müfredat değişikliklerinin siyasal ve ideolojik yönünün geri planda kalması önemli bir eksikliktir. Müfredat değişiklikleri okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede işlenecek derslerin içeriği ve bunlarla ilgili önemli ve tüm toplumu ilgilendiren düzenlemelerdir. Normalde müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Ancak MEB’in sürecin başından sonuna kadar yapmaya çalıştığı şey, ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir konuda ‘yangından mal kaçırır gibi’ hareket etmesi olmuştur. Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilgiyi belirlemek ve seçmek, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci başından sonuna siyasal bir nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla bugün eğitim müfredatında yapılmak istenen değişiklikleri ve içeriği tartışılan ders kitaplarını iktidarın eğitimdeki siyasal-ideolojik hedeflerinden ayrı ya da bağımsız değerlendirmemiz mümkün değildir. Eğitim müfredatının çocukların, gençlerin, toplumun ve ülkenin gerçek ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal-ideolojik çizgisine uygun hale getirilmesinin en somut yönü okullarda hangi bilgilerin, nasıl, hangi araçlar ve örnekler üzerinden verileceğidir. Mevcut iktidar çocuğa ya da bireye nasıl yaklaşıyor, nasıl bir insan modeli yetiştirmek istiyor, yetiştirdiği bireylerde hangi özellikler olmasını istiyorsa eğitim müfredatını da ona uygun şekilde hazırlamıştır”

“DİNİ, MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERLE DONATILMIŞ…”

‘Sadeleştirme’ iddiasıyla bilimsel ve tarihsel bilgiler içeren derslerin hedef alındığına dikkat çeken Danyeli, “Ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, eğitim müfredatının siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle içerik olarak daha da geriye götürülmesi, bilime, laikliğe ve aydınlanma düşüncesine karşı adeta bayrak açılması söz konusudur. Ders kitaplarında yüzde 35 oranında ‘sadeleştirme’ yapıldığı iddiasıyla doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat derslerinin hedef alındığı görülmektedir. Bazı derslerde ünite ve kazanım sayılarının azaltılarak ‘tek din, tek mezhep,tek kimlik ve tek dil’ üzerinden ağırlıklı olarak hem ‘dini’, hem de ‘milli ve manevi’ öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat taslağı hazırlanmıştır. Eğitim müfredatında 12 Eylül darbecilerinin izinden gidilerek Türk-İslam sentezinin benimsenmiş olması ve ‘tek din, tek mezhep ve tek dil’ yaklaşımının daha da belirgin hale getirilmiş olması dikkat çekicidir. Ayrıca eğitimde dile dayalı olarak ayrımcılık yapılması pek çok temel insan hakları belgesinde yasaklanmış olmasına rağmen maalesef yeni müfredatta anadilinde eğitimin esamesi bile okunmuyor” dedi.

“CEMAATLER ÖRÜMCEK AĞI GİBİ EĞİTİM SİSTEMİNİ KUŞATMIŞTIR”

MEB’in ÇEDES ve benzeri projeler ve protokoller üzerinden eğitim sistemi içine faaliyet alanı açtığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hatırlatan Danyeli, “İktidarla ekonomik ve siyasal bağları olan dini vakıf ve cemaatler tarafından okullar, yurtlar, kurslar vb üzerinden doğrudan iktidar desteği ile tıpkı bir örümcek ağı gibi bütün eğitim sistemini kuşatmış durumdadır. Yeni müfredat değişiklikleri okullar başta olmak üzere eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını oluşturmaktadır. MEB’in ‘yeni müfredatı’, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta özenle ‘sadeleştirme’ ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulurken, tek adam rejiminin bütün hedeflerini açık ve gizli (örtük) amaç ve değerler üzerinden ders kitaplarına yerleştirerek kendilerince ‘dini’ ve ‘milli’ bir müfredat oluşturulmak istendiği anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.

“MÜFREDAT, LAİK VE BİLİMSEL OLMAK ZORUNDA”

Bilimsel eğitimin önemini vurgulayan Danyeli sözlerini şöyle sonlandırdı:

“AKP’nin toplum tahayyülünde istediği insan modelinin nedenli çağın gerisinde ve bilimsel gerçeklerle örtüşmediğini de eğitim alanında sicilinin ne denli bozuk olduğunu da 4+4+4 sürecinden biliyoruz. Dolayısıyla çocuklarımızın eğitiminde telafisi güç olumsuzluklar yaratacak bu müfredat değişikliği kabul edilemez. Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok siyasi iktidarın siyasal ideolojik hedeflerini gözeten, tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz. Bireycilikle, milliyetçilikle, dini ve milli değerler ve rekabet ile yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik açıdan sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı yeni eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorundadır”