Haber: Arif Enes Durak
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Babala TV’de konuk olduğu Mevzular Açık Mikrofon programında CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın’a yöneltilen iddiaları reddederek övgü dolu sözler söyledi.
Kılıçdaroğlu, Taşkın hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Keşke Yüksel Taşkın’ı bir görebilseydiniz ve karşılıklı konuşabilseydiniz. Yüksel Taşkın asla, Kemalizm’i ırkçılık olarak tanımlamamıştır, tanımlamaz da zaten… Mümkün değil. Zaten olsa bizde yer almaz. CHP’yi kuran Gazi Mustafa Kemal, burası CHP, sıradan bir parti değil. Burası dünyanın en köklü partilerinden birisidir. Bizim partimize gelecek, partimizin yönetim kurulunda görev alacak, ondan sonra kalkacak Kemalizm’e ‘ırkçılık’ diyecek… Bağlamından koparılarak bunlar zaman zaman yayılır, sosyal medyada söylenir”
– Haberin devamını okumak için tıklayınız
“BİZ BUNLARI DEFALARCA ANLATTIK”
Yaşanan bu gelişmelerin ardından bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen mazbata alma törenine katılan Taşkın, bu konunun sık sık gündeme getirilmesine tepki göstererek “Bir insana aynı şeyler yüzlerce defa söyletilmez. O yüzden biraz ayıklayın. Genel Başkan zaten orada anlattı. Bence artık bu konudan çıkalım. Ben sokakta hiç böyle bir şeyle karşılaşmıyorum. Biz bunları defalarca anlattık. Bunun köpürtülmesi karşı tarafın montajcılığın ötesine geçememesiyle alakalı. Montajcılık yapıyorlar. Biz montajcılık yerine sahicilikle uğraşıyoruz. Seçimle ilgili çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“BİZİM ADAYIMIZ SEÇİLİRSE TAM BİR DENGE VE DENETLEME DURUMU OLUR”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimini kazansa bile muhalefetin, mecliste çoğunluğu sağlayamamasının olumsuzluklarını yaşayıp yaşamayacaklarının sorulması üzerine Taşkın, şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse tam bir denge ve denetleme durumu olur. Eski Bakan Varank çarpıttı onu. Cumhurbaşkanı hem bütçeyi belirliyor. Bütçesi meclis tarafından reddedildiğinde ufak revizyonlarla tekrar getirebiliyor. Artı bakanlıkların bütçeleri belirleniyor, kilit bürokrasi belirleniyor. Üstüne üstlük yürütme erki, atamalar Cumhurbaşkanı üzerinden oluyor. Biz aslında meclis tarafından denetlenen bir sistem istiyorduk. Bizim adayımız seçilirse tam bir denge ve denetleme durumu olur. Çalışamayacağı doğru değildir. Tam tersi sistem çok daha iyi işler. Bizim idealimiz o sistemden çıkmak ama bu haliyle iki tarafta kuvvetli olacağı için bir uzlaşma kültürü doğar. Yürütme tamamen cumhurbaşkanı üzerinden gittiği için çalışmasında hiçbir problem olmaz. Türkiye Cumhuriyeti bu sistemle yönetilirse fakirleşir, özgürlüklerini yitirir. O nedenle bizim bunu savunmamız pratikte işimize gelmese bile ülke yararına göre bunu savunmaya devam edeceğiz”