Bazı orman alanlarının imara açılmasına ve düzenlemelerin yetersiz kalmasına CHP’li Kamil Okyay Sındır’dan tepki geldi. Tarım ve Ormancılık alanlarını, kırsal yaşamı doğrudan ilgilendiren sayısız yasal düzenlemenin Meclis gündemine gelmiş olmasına rağmen hiçbirisinin esas ilgili olduğu Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’na getirilmediğini ve Komisyonun 2 yıl aradan sonra gündemdeki kanun teklifi ile ilk defa toplanıyor olmasını eleştiren Sındır, bu teklifin de diğer birçoğunda olduğu gibi çeşitli maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Sındır, “Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu en son 7 Temmuz 2021 tarihinde toplanmış. Neredeyse iki yıla yakın bir süredir Komisyon herhangi bir kanun teklifi nedeniyle bir araya gelmemiş. Tarımın AKP için önemi işte bu kadar. Getirilen bu torba kanun teklifinde de birbiriyle çelişkili, Anayasa’ya aykırılık teşkil eden, görünen yüzüyle ormanları “sözde” korumayı, tarımsal üretimi “sözde” planlayarak arttırmayı amaçlayan ancak esasen bunların tam tersine neden olacak düzenleme ve uygulama önerileri ile karşı karşıyayız. Bakınız; Anayasa’nın 48’inci maddesi çalışma ve sözleşme hürriyetinden bahseder. Bu kanunla, özel teşebbüs hürriyeti, sözleşme hürriyeti olan üreticiye sözleşmeyle zorlayıcı hükümler getiriliyor. Yine Anayasa’da devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır’ der. Ve devamında da ‘Bütün ormanların gözetimi devlete aittir.’ ifadesi yer alır. Ama bu torba teklifte özel, hususi ormanlar 3 hektardan küçükse, birbirine komşu da olsa bunları ayrı ayrı orman tanımı dışına çıkartan bir düzenleme getiriliyor. Dolayısıyla, anayasanın ‘ormanların korunması ve sağlığının genişletilmesi’ ilkesine açıkça aykırı bir düzenleme getiriliyor. Ormanlar betonlaşmaya açılıyor, doğal güzelliklerimize ihanet ediliyor. AKP ormanlarımızı kâr alanları olarak görüyor” dedi.
“TÜRK TARIMININ İÇİNİ BOŞALTIYORSUNUZ”
Torba kanun teklifinde getirilen planlama yapılmasının zorunluluğuna ilişkin değerlendirmede bulunan Sındır, “Bu teklifin genel gerekçesinde ‘planlamaların zorunlu hâle geldiği’ gibi bir ifade kullanılmış. Çok şükür, nihayet, 21 yıl aradan sonra hiç olmazsa tarımda planlama gereksiniminin, umuyorum, farkına varılmış. AKP iktidarının bugün kadar çalışmalarında planlamadan, planlı olmaktan, planlı çalışmaktan hoşnutsuz ve rahatsız olduğunu biliyoruz, yaşayarak görüyoruz. Tek adamın “şahsım” yönetimi, keyfe keder, ihtirası, insafı ve arzularıyla doğru bildiği yanlışlara göre aldığı kararların hepimiz mağduruyuz maalesef. Ne yazık ki, planlı olmak, AKP’nin yönetim anlayışına ters geliyor. Kanun teklifinde, üreticiyi üretimde tutmak yerine, kamu baskısıyla üretim kararını özgürce verebilme hakkı da elinden alınıyor ve hatta belki de hiç bilmediği ve daha önce hiç yapmadığı bir üretime zorlanıyor. Böyle planlama olmaz, ben yaparım olur derseniz ve yaparsanız üreticinin yine toprağıyla ve hayvanıyla duygusal bağını koparır ve kırdan kente göç etmesine neden olursunuz. Aslında öyle anlaşılıyor ki, bu teklifin gizli amacı da bu, küçük aile işletmeciliğini yok etmek, tasfiye etmek ve kentlere göç ettirmek. Türk tarımının içini boşaltıyorsunuz” dedi.
“BAKANLIK, KENDİ BECERİKSİZLİĞİNİ İTİRAF EDİYOR”
İktidar tarafından Çiftçi Kayıt Sistemi’nin kapsamının geliştirilmesi için hiçbir çalışma yapılmadığını belirten Sındır, “Bu torba kanunla bakanlık aslında kendi beceriksizliğini itiraf ediyor. Çiftçi Kayıt Sistemi 2001 yılından beri, yönetmeliği ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yürütme yetkisinde olan ve AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde bugüne kadar uygulana gelmiş bir sistem. Geldiğimiz noktada, iktidar ÇKS ile ilgili olarak kendi başarısızlığını eleştiriyor. Yüzde 60, yüzde 63 kayıtlılık oranı olmuşmuş, bu sistem yürümüyormuş. Var olan bir sistemi, diğer sistemlerle yani coğrafi bilgi sistemi, mekânsal veri sistemleriyle entegre hale getirmek, ÇKS altyapısını geliştirmek, büyütmek, ve yüzde 100 oranında çiftçinin katılımını kapsama alınmasını sağlamak amacıyla önlem alınsaydı birçok sorun çoktan planlı bir şekilde çözülmüş olurdu” dedi.
“İMAR KANUNU’NA AYKIRI BİNALAR YASALLAŞTIRILIYOR”
Sındır, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Orman yangınlarında yangına neden olanlara ağır ceza getiriliyor. Getirilsin. Peki, müdahalede geciken kamu idaresine gelen bir yaptırım var mı? Tabi ki yok. Orman içinde izinsiz, ruhsatsız yapılar var. Teklifte yer alan bir maddeden bir cümle aktarayım; ‘Devlet ormanlarında el konulan bütün yapı ve tesisler, inşa aşamasında olanlar da dâhil olmak üzere hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın Orman Genel Müdürlüğü tarafından derhâl yıkılır veya ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık hizmetlerinde kullanılabilir.’ Daha doğrusu bu kanun teklifi diyor ki: İmarsız, ruhsata aykırı kaçak yapılmış da olsa ben onu ihtiyaç duyduğumda kullanabilirim. İşte imar denince AKP’nin aklına gelenler; “imar barışı” veya “imar affı”. Öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarı, devlet eliyle İmar Kanunu’na aykırı binaları yasallaştırmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Getirilen bu torba kanun teklifinde, madencilik faaliyetinde bulunan şirketlere imtiyaz sağlanmak istendiğinin altını çizen Sındır, madencilik faaliyetleri üzerinden yeni rant sağlama amacı olduğu söyledi.