31 Mart yerel seçimlerinde 6 büyükşehir ve 23 il merkezinde belediye başkanlığı bir partiden diğerine geçti.
İstanbul, Ankara ve İzmir büyükşehir belediyelerini elinde tutmayı başaran CHP, AKP’nin elinden 3 büyükşehir ve 7 il merkez belediyesini daha aldı.
CHP, Bursa, Balıkesir ve Denizli büyükşehir belediyeleri ile Adıyaman, Kırıkkale, Afyonkarahisar, Uşak, Giresun, Kilis ve Zonguldak il belediyelerini kazanmayı başardı.
CHP, Cumhur İttifakı’nın ikinci büyük partisi MHP’den de 1 büyükşehir; Manisa’yı ve 4 il merkezini; Kütahya, Bartın, Kastamonu ve Amasya’yı aldı.
Cumhur İttifakı içinde de iki il AKP’den MHP’ye, iki il de MHP’den AKP’ye geçti.
Yeniden Refah Partisi (YRP) ve DEM Parti AKP’den 2’şer il alırken, AKP’den İYİ Parti ile Büyük Birlik Partisi’ne de birer il geçti.
31 Mart yerel seçiminde AKP oldukça ağır kayıplar yaşadı.
2019 yerel seçiminde Türkiye genelinde oyların yüzde 44,33’ünü alan AKP’nin 2024 mahalli idareler seçimindeki toplam oy oranı 35,48’e düştü.
Çok açık ki, AKP’ye destekte görülen düşüş, ekonomik krizin yanı sıra parti kadrolarının halktan kopmasından da kaynaklandı.
Emekliler açlıkla sınanıyor, ülkede çok büyük bir yoksullaşma var, gelir dağılımlarında uçurumlar söz konusu, insanlar özellikle büyükşehirlerde faturalarını ve kiralarını ödeyemez durumda, çocuklar okula aç gidiyor; buna rağmen hala AKP niye kaybetti sorusunun cevabını arayanlar var.
AKP’nin kan kaybettiği, Erdoğan’ın çevresindeki kadrolarda güç zehirlenmesi yaşandığı, kadroların ve örgütlerin zayıfladığı çok açık.
Parti teşkilatlarının yerelde yolsuzluğa bulaşmış olması çok net gözlemleniyor.
Dertlerinin artık duyulmadığını düşünen seçmen AKP ile aralarına mesafe koyuyor; hala AKP niye kaybetti sorusunun cevabını arayanlar var.
Bir de “CHP kazanmadı, AKP kaybetti” diyenler var.
Bu arkadaşlar, ayrıca CHP’nin aldığı oyun kendi oyu olmadığını, AKP’den kopan emanet oylar olduğunu da söylüyorlar.
Bu oyların günün birinde asıl yerine, AKP’ye döneceğini iddia ediyorlar.
AKP bundan yaklaşık 23 yıl önce kuruldu,
Bu ülkede AKP’den öncede kimi partilere oy veriyordu bu millet.
AKP’nin aldığı oylar gökten zembille mi indi?
Zembille mi indi, demişken;
“Gökten zembille inmek” ne demektir, hikayesi nedir bilir misiniz?
Ne alaka demeyin,
Bakın anlatayım.
Hikaye Osmanlıya kadar dayanır.
Osmanlı’nın önemli şeyhülislam’larından “Zembilli Ali Efendi” vardır.
Çok bilge kişidir. II. Beyazıt’tan Kanuni’ye 24 yıl hizmet etmiştir. Sultanlara akıl hocalığı yapmıştır.
Akıl hocalığı sadece dini konularda da değildir. Her konuda bilgi sahibidir.
Ün’ü duyulmaya başlayınca, halktan da talepler gelmeye başlar. Halk kendilerine de akıl hocalığı yapmasını istemeye başlar. İstek kabul görür, halk günleri başlar.
Zembilli Ali Efendi’nin konutu sarayın 2. katındadır. Yukarıdan bir sepet sarkıtılır, halk içinden çıkamadığı sorunlarını bir kağıda yazar, bu sepete koyarak Zembilli Ali Efendi’ye ulaştırır. Zembilli Ali Efendi de uygun gördüğü çıkar yolu bir kağıda yazar ve 2. kattan aşağıya hasır’dan yapılmış, iki kulpu bulunan, bu günkü plaj çantası gibi düşünebileceğiniz bu sepetle cevaplarını iletir.
“Gökten zembille inmek” deyiminin hikayesi budur. Zembil, iki kulpu bulunan hasırdan bir sepet demektir.
Bir anda ortaya çıkan, beklenmedik durumları anlatmak için kullanılan bu deyim, Türk Dil Kurumu’nda da “Kısmet gökten zembille inmez” şeklinde kullanılmıştır.
Gelelim konumuza,
Şimdi aynı soruyu tekrar sorayım,
AKP’nin oyları gökten zembille mi indi?
Millet 2002’de bir karar verdi, daha önceleri hararetle savunduğu, desteklediği, oy verdiği partileri sildi.
Bir daha da o partilere dönüp bakmadı. Hepsini siyasi partiler mezarlığındaki ebedi istirahatgah’larına gönderdi.
Bu millet AKP’yi 2002’de iş başına getirdi, 22-23 yıl da müsamaha gösterdi.
Gelinen nokta ne?
Başladığı noktadan çok daha vahim bir nokta.
Türk Dil Kurumu’nun da dediği gibi, kısmet gökten zembille inmeyeceği gibi, oylar da inmez.
Bunun için çalışmak çaba sarf etmek gerekir.
Halktan aldığınız güveni korumak kollamak gerekir.
Kendinizi, kendi yandaşlarınızı değil, halkı zengin etmek için uğraşmak gerekir.
Size verilen şansı doğru kullanmak, 1989 yerel seçimlerinin sonuçlarından dersler çıkarmak gerekir.
Yoksa hayat tekerrürden ibarettir.
Bu son iki sözüm CEHAPE’yedir.
Kalın salıcakla.