Muğla’nın Bodrum ilçesi Kızılağaç, Yalıçiftlik ve Çamlık mahalleleri sınırları içinde kalan alanda açılmak istenen taşocağına karşı köylülerin mücadelesi sürüyor.
Verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararı sonrasında Muğla 1. İdare Mahkemesi, açılan iptal davasında yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Bölgede zeytinliklerin, ladin ve çam ağaçları ile Bodrum’un su kaynakları bulunuyor. Açılan davanın ikinci duruşması Muğla İdare Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemenin vereceği karar 15 gün içerisinde açıklanacak.
“KÖYLÜLER 2 YILDIR HAKLARINI ARAMAK İÇİN YOLLARDA”
Köylülerin Avukatı Remzi Kazmaz, “Bodrum’da maden saha açma çalışmasına karşı bu köylüler 2 yıldır haklarını aramak için yollarda. Muğla İdare Mahkemesine açmış olduğumuz bu davayla ilgili bir celse önce yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Sonra o alandaki faaliyetler durduruldu. Sonra bilirkişiler geldi. Taş ocağının yaratacağı durum yaşam alanlarını tehlike ettiği gibi, insanların geçim kaynağı zeytine karşı da tehlike oluşturuyor. Maden açmaya çalışıp sadece rant uğruna orada bulunanları birlikte kovacağız. Umuyorum sayın mahkeme bu konuda olumlu kararı verip ‘ÇED Gerekli Değildir’in iptalini karar verecek ve mahkemenin de olumlu sonuçlanacağına inanıyorum. Biz mahkemede çok güzel bir savunma yaptık. Mahkeme bizi dinledi ve notlarını aldı. 15 gün sonra bu kararı bize bildirecek” dedi.
“SERMAYE DEVAMLI KÖYLERİMİZE SALDIRIYOR”
Muğla İdare Mahkemesi önünde bir araya gelen Deştin Çevre Platformu ve Bodrum Çevre Platformu üyeleri mahkeme önünde yaptıkları basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bizler Muğla Deştin ve Bodrum Kızılağaç Çamlık Yalıçiftlik köylüleri olarak yıllardır mahkeme yollarındayız. Tek derdimiz bize sorulmadan bizim yaşam alanlarımıza yapılmak istenen projeler, her gün bir yenisi ekleniyor. Artık nefes alamıyoruz, tarlamızdan ürün alamıyoruz, tek geçim kaynağımız zeytinimizi toplayamıyoruz, hayvanlarımızı otlatacak mera bulamıyoruz.
Biz köylüler olarak yıllardır büyüklerimizin bize bıraktığı bu topraklar üzerinde huzur ve barış içinde yaşamak için mücadele veriyoruz. Bir türlü rahat bırakılmıyoruz, sermaye devamlı köylerimize saldırıyor. Bizim bütün derdimiz yaşamak, üretmek, topraklarımızı ve doğayı koruyarak bizden sonraki nesillere bırakmak.
Ama özellikle son yıllarda Ankara’da hazırlanan birçok proje bize sorulmadan danışılmadan bizim yaşam alanlarımızda uygulamaya geçirilmeye çalışılıyor. İtiraz ediyoruz sesimiz duyulmuyor. Hakkımızı aramak için mahkemelere başvuruyoruz ama kararlar elden geldiğince uzatılıyor, geç çıkıyor veya çıkan kararlara hiç kimse uymuyor. İşte en açık örneğini Muğla Deştin’de yaşıyoruz.
Daha önce aynı bölge için yapılan girişimde mahkemenin red kararına rağmen, ÇED raporunu ve imar planlarını iptal hükmüne rağmen, daha önceki 2 heyetin ve mevcut bilirkişi heyetinin oybirliğiyle lehimize olan bariz raporlarına rağmen hülle yapılmış başka bir şirket aynı yerde aynı proje için bakanlıklardan tekrar ÇED raporunu onaylatarak hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.
“MAHKEME KARARLARINA RAĞMEN ÇED OLUMLU RAPORLARI ”
Sormak gerekir, bu sermaye temsilcisi şirketler, hukuk tanımaz bir şekilde hareket edebilecek bu cesareti nereden alıyor? Bu şirketlere ortada olumsuz mahkeme kararları ve bilirkişi raporları olmasına rağmen tekrar tekrar aynı projeler için tekrar ÇED olumlu raporları verebiliyorlar.
Muğla ve ilçelerinde çok yoğun bir şekilde yıkım projeleri devam ediyor, hemen hepsi sözüm ona kamu yararı. Sormak gerekir, Deştin’de ormanlık alanda, yaşam alanlarının içinde kurulacak çimento fabrikasındaki Kamu yararı nedir? Deştin ve civarındaki köylerde yaşayan on binlerce insanı, bu projenin doğaya ve insanlara vereceği zararları hiç düşünen oldu mu?
Yıllardır çok açık bir şekilde anlatıyoruz, artık körler gördü sağırlar duydu. Haklı olmamıza rağmen davalı şirket hala faaliyetlerine devam ediyor. Bizler yıllardır haklı olduğumuz bir davadan karar bekliyoruz, ileride telafisi mümkün olmayan birçok zarar meydana geleceğini biliyoruz. O nedenle mahkeme bu konuda bir an önce kararını vermeli ve yıllardan beri süren bu ızdırap bitmelidir.
Diğer taraftan Akbelen’de yaşanan haksız, hukuksuz, adaletsiz duruma bütün ülke şahit oldu. Akbelen’de devam eden bu hukuksuzluk biran önce bitmelidir.
Bodrumda Cennet Koyunu cehenneme çevirenlere söyleyecek sözümüz bitmedi. Bodrum’un akciğerleri olan Kızılağaç, Çamlık, Yalıçiftlik ormanlarının tam ortasında açılmak istenen maden sahası, taşocağı ve eleme kırma tesislerinin Bodrum’a ve bu köylere ne faydası var? Tek kelime ile tek kuruşluk kamu yararı yok ama şirketin kasasını dolduracak para var.
Mahkeme kararlarına rağmen bu hukuksuz işlemlerin devam etmesine karşı sonuna kadar direneceğiz. Bugün bu ÇED raporlarının altına imza atanlar da yanlış kararlara imza atanlar gibi adalet önünde hesap verecektir.”