Haber: Simge Arıcan
14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde Meclis’e giren CHP’li Cumhur Uzun, seçim sürecini ve 11 günlük süreçte yapılacak çalışmaları Ege Saati’ne değerlendirdi. Meclisteki ilk hedefinin Muğla’nın doğal güzelliklerinin korunmasını sağlamak olduğunu belirten Uzun, çalışmalarda iktidar veya muhalefet milletvekili olmanın getirilerinden de bahsetti.
Uzun, “Mecliste öncelikle cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamlanması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilen bir ülkemiz var. Eğer cumhurbaşkanlığı bizim partimizin genel başkanının olduğu bir seçimle sonuçlanırsa biz iktidar milletvekilleri halini alacağız. Bunun aksini düşünmek istemiyorum ama aksinin olduğu halde ise muhalefet milletvekilleri olarak görev alacağız. İktidar milletvekilliği şeklinde oluşan bir pozisyonda aklınızda yöreniz için, ülkeniz için yapmayı planladığınız birçok şeyi daha hızlı hayata geçirebilme imkanınız olur. Muhalefet milletvekili pozisyonundaysanız bu, öncelikle iktidarı ikna etmek ve yapılacakların onlar tarafından yapılmasını talep etmek şeklinde oluşacaktır. Muğla çok özel bir il. Bu özelliği her noktası için farklılık arz ediyor. Ama geneline baktığımızda özel bir il olduğu ortada. O nedenle Muğla’nın bu özel durumuna uygun olarak özel koruma altına alınması ve bütün tabii güzelliklerin korunmasını sağlayacak çalışmalar içinde bulunmayı önceliğim olarak belirledim” dedi.
“DEĞİŞİM İSTEĞİNİ ORTAYA KOYAN İLLERDENİZ”
İkinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimleri için 11 günlük süreçte sürdürülecek çalışmalardan bahseden Cumhur Uzun, “Mevcut cumhurbaşkanı birinci turda aslında bir güven oylaması geçirdi. Daha önceden yüzde 52 olan güvenini tekrar sağlayamadı. Bu da şu demek aslında mevcut cumhurbaşkanından ya da onun icraatlarından memnun olmayan kitle, memnun olan kitleden daha yüksek bir sayıya sahiptir. Fakat kendi içinde tercihsel bölünmüşlük nedeniyle bu oylarda şuanki cumhurbaşkanımızın önde olduğu bir matematiği ortaya koyuyor. Oysa ikinci tur iki aday arasında gerçekleşecek. İki aday arasındaki bu yarışma da sıfırdan başlayacak. Dolayısıyla ikinci turun eşit iki aday arasında yapılacak bir oylama olduğunu seçmenimize anlatmak, bu seçimin bir cumhurbaşkanı seçiminden öte Türkiye’nin bundan sonraki yönetim biçiminin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi mi yoksa güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek isteyen ekibin liderliğini mi kabul edeceği bir referandum olacak. Yoğun bir çalışma geçirerek etkili yol olarak gördüğüm, seçmenin birebir bilgilendirilmesinin doğru olacağına inanıyorum. Biz yöremizde, Muğla’da, İzmir’de buna benzer bir çalışmalarla değişim istendiğini ortaya koymuş illerdeniz. Bu değişim isteğini ortaya koyan seçmenlerle çalışmış kişileriz. Aynı çalışmamızı bu kez bizim gibi düşünmeyen kişilere de durumu anlatarak sürdürmemizin doğru bir yöntem olacağını düşünüyorum ve bu doğrultuda çalışmayı hedefliyorum” ifadelerini kullandı.
“MİLLETVEKİLLERİ SEÇİMİ İÇİN 4 BİNİN ÜZERİNDE İTİRAZDA BULUNDUK”
Seçim güvenliğinin Yüksek Seçim Kurulu’nun sorumluluğunda olması gerektiğinin altını çizen Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü:
Seçim güvenliği aslında seçmenin, hiç kimsenin gündeminde olmaması gereken bir konu. Seçimlerin güvenliğiyle ilgili YSK her türlü tedbiri alabilmiş olmalı. Ne yazık ki önceki uygulamalarla seçmenimizin seçim güvenliği kısmını da düşünmek zorunda bırakıldığı bir geçmişimiz ve kötü tecrübemiz var. O nedenle seçim güvenliği üzerine ayrı bir çalışma yapılması gerekiyor. YSK’nın şuanki verileriyle ıslak imzalı tutanakları arasında partimiz CHP, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili 2 bin 269 itirazda bulundu. Milletvekilleri seçimleri için bu sayı 4 binin üzerinde. Aslında süreç içinde insan var, insanın olduğu her yerde hata yapılabilir. Ancak bu kadar çok yapılmaması ideal olanıdır. Sürecin partimiz tarafından yakından takip edildiğini biliyorum. Bu itirazlar kendi içinde ve doğru ıslak imzalı tutanaklara bağlı olarak yapılan itirazlar. Bunların doğru değerlendirilmesi halinde seçim güvenliği konusunda partimizin çalışmalarının yerine oturduğu düşüncesine sahip olacağız. Doğru değerlendirilmezse ya da var olan ancak itiraza konu edemediğimiz, ıslak imzalı tutanakları elimizde bulunduramadığımız sandıklar varsa bu da siyasi parti olarak bizim eksikliğimiz olur”