Öğretmenler insanca yaşamak istiyor

» Ege'den Haberler » Öğretmenler insanca yaşamak istiyor

İzmir’de Eğitim- Sen üyeleri, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu ve öğretmenler arasındaki ücret eşitsizliğini protesto etmek için basın açıklaması düzenlendi. Eğitimciler, ÖMK’nın yarattığı ayrımcılılığa ve eşit işe eşit ücret talebine dikkat çekilen açıklamada, 14 Mayıs seçimleri sonrasında da iktidara gelecek yeni hükümetten beklentilerini sıraladı.

İzmir’de Eğitim- Sen üyeleri, öğretmenler arasındaki ücret farklılığını ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu protesto etmek için eylem yaptı. Eğitim-Sen İzmir şubeleri adına basın açıklaması yapan Eğitim-Sen İzmir 5 Nolu Şube Başkanı Özcan Çetin, yıllardır öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve özlük haklarına yönelik taleplerinin, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret taleplerinin siyasi iktidar tarafından görmezden gelindiğine dikkat çekti. Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) öğretmenlerin ve eğitim emekçilerinin, çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) üzerinden eğitim emekçilerine yönelik ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları hayata geçirdiğine vurgu yapan Çetin, şu ifadelere yer verdi:

“ÖMK ile öğretmenler arasında halen var olan aday, sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenileri eklenmiştir. Eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısına öğretmenlik mesleği de ‘uzman öğretmenlik’, ‘başöğretmenlik’ gibi yeni statüler üzerinden dâhil edilmiş, aynı derece ve kademedeki öğretmenlere yönelik farklı ücretlendirme politikası sonucunda iş yerlerimizde huzursuzluk belirgin şekilde artmıştır.

“ÖĞRETMENLER ARASINDAKİ ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞTİ”

Türkiye’de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaş kaleminde çalışmak zorunda kalan, bu kadar farklı ve dengesiz ücretlendirme uygulaması yapılan ikinci bir meslek grubu bulunmamaktadır. Eğitim emekçilerinin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren ve eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran ÖMK sonrasında, aynı işi yapan öğretmenler arasında ciddi ücret eşitsizlikleri ortaya çıkmıştır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları Sınavı sonucunda 67 bin öğretmen ‘başöğretmen’, 517 bin öğretmen ‘uzman öğretmen’ unvanı almıştır. Sınava girmeyen ve on yıldan az kıdemi olan öğretmen sayısı ise 400 binin üzerindedir.  

Aynı işi yapan, aynı müfredatı uygulayan öğretmenler arasında derece ve kademe farkı dışında göstermelik bir sınav üzerinden bu kadar ücret farkı olması adaletli bir uygulama değildir. Aynı işi yapan öğretmenler arasında bu kadar yüksek maaş farklılığının olduğu bir eğitim sisteminde eşitlikten, adaletten ve nitelikli eğitimden bahsetmek mümkün değildir.

“İNSANLIK ONURUNA YARAŞIR ÜCRET ALMAK HAKTIR”

Ülkedeki gerçek enflasyonda eğitim emekçilerinin alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır. Ay sonunu getirmeyen kirasını ödeyemeyen, faturalarını ödemekte zorlanan bir eğitim emekçisi  görevini sağlıklı bir şekilde yapabilmesi mümkün değildir.

“ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ”

Sendikamız yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi hedeflenmelidir.”

YENİ HÜKÜMETTEN DE TALEPLEPLERİNİ SIRALADILAR

Eğitim Sen olarak eğitimcilerin 14 Mayıs seçimleri sonrasında oluşacak yeni hükümetten de taleplerini sıralayan Başkan Özcan, şu ifadeleri kullandı:

“ILO-UNESCO ortak metni olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ni esas alan yeni bir meslek kanunu hazırlanmalıdır.

Kamuda en düşük maaş yoksulluk sınırı üzerinde belirlenmelidir. 

Mevcut ücret farkları derece ve kademe gibi kriterler dikkate alınarak, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesi doğrultusunda düzenlenmelidir.

Kamuda maaşlar başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve demokratik hak ve özgürlüklerimiz siyasi iktidarın ya da Cumhurbaşkanı’nın insafına bırakılmamalıdır.

Sendikalarımızın ilk kurulduğu yıllardan bu yana temel talebimiz olan grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı yasal güvence altına alınmalıdır.”