Sevda Erdan Kılıç: Liste savaşlarına kurban etmeyeceğiz

» Gündem » Sevda Erdan Kılıç: Liste savaşlarına kurban etmeyeceğiz

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Serda Erdan Kılıç, TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Türkiye’de yaşanan deprem felaketinin ve afetlerin üzerinde duran Kılıç, Nevruz Bayramı kutlamasında da bulundu.

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, TBMM Genel Kurulu’nda konuştu, Konuşmasında “Türkiye’de yaşanan doğal afetler” konusuna değinen Erdan, sözlerine “Bugün 21 Mart Nevruz Bayramı. Bir uyanış, direniş; baharın kışa, mazlumun zalime, haklının haksıza, yaşamın ölüme direnişi Nevruz. Hepinizi bu duygularla selamlıyorum” diyerek başladı.

CHP’li Av. Sevda Erdan Kılıç, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremin ardından, Şanlıurfa ve Adıyaman’da da sel felaketiyle bir kez daha yıkıldıklarını kaydetti. Kılıç, 1999 yılında Marmara Bölgesi’nde, 2011’de Van’da, 2020’de Elazığ’da ve İzmir’de depremler meydana geldiğini anımsatarak, “Çok kez bu çatı altında deprem komisyonları kuruldu; çalıştılar hatta çalışmasını tamamlayan son Deprem Komisyonunun ben de üyesiydim, aylarca uğraştık, 500 küsur sayfalık bir rapor çıktı ama sonuç, bir kelimesi bile yasalaşmadı. Şimdi, Meclis’in bitmesine bir iki hafta kaldı, bir daha Komisyon kuruldu. Sonuç ne mi olur? Zihniyet ve sistem değişmediği sürece yine depremler olur, yine komisyonlar kurulur ve bu böyle sürüp gider.” dedi.

 

“HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”

 

CHP Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, deprem felaketinde yaşananlardan başka bir konuda konuşmak istemediğini dile getirdi. Kılıç, “Deprem meydana geldikten 18 saat sonra Onursal Adıgüzel ve milletvekili arkadaşlarımızla Adıyaman’a ulaştık. Orada o gün ve sonrasında gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı hayat boyu unutmayacağız ve unutmamamız da gerekiyor. Şimdi görüyorum; gündem seçim, ittifaklar, liste savaşları. Bugün gönlüm elvermedi depremden başka bir şey konuşmaya. Şimdi Adıyaman’da, Hatay’da, Maraş’ta, Malatya’da halen çadır, konteyner bekleyenler var; bölgede çamurda, yağmurda hala yalın ayak gezen çocuklar var; daha acısını, kaybını yeni yeni anlamaya başlamış ağıt yakan analar, babalar var. Onları bu liste savaşlarına kurban etmeyeceğiz, hatırlatmaya ve bu kürsüden depremzedelerin yaralarını bir kez daha seslendirmeye devam edeceğiz. Ben bölgeden ayrılırken de buna söz verdim, bu da benim vicdan borcum. Birçok acıya tanıklık ettim. Yüreğimde bunlar hep bir sızı olacak, unutmayacağım ve benim için de bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedi.

     

GÜVEN SAĞLAMALIYIZ”     

TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Av. Kılıç, yaşanan deprem felaketinden sonra halkın büyük bir kısmının yaşadığı güven kaybına değindi. Kılıç,“Birlikte babanın yavrusunu perdeye sardık. Şimdi, o babanın devlete, Meclis’e, siyaset kurumuna, milletvekillerine güvenini nasıl sağlayabiliriz; bağırıp çağırmaktan, kavga etmektense bence onu konuşmamız gerekiyor. Biz bu güveni nasıl sağlayacağız, biz bu babaya, analara, bu yaralı insanlara, bu insanların yüreklerine yeniden o devlet sevgisini, Meclis’e olan saygıyı, milletvekillerine olan, siyaset kurumuna olan çözüm umudunu nasıl sağlayacağız, bence onu konuşmamız gerekiyor.” diye konuştu.

 

‘OYZEDE’ OLMALARINI ÖNLEMELİYİZ

Depremzedelerin seçimlere katılım gösterebilmesinin önemine dikkat çeken CHP Milletvekili Av. Kılıç, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Öncelikle, depremzedelerin bir de ‘oyzede’ olmamasını sağlamamız gerekiyor. Oylarını kullanmaları için tüm partilere görev düşüyor. Hepsinin sandığa gidip iradelerini sandığa yansıtmalarını sağlamamız gerekiyor. 14 Mayıs’tan sonra ucu kime dayanırsa dayansın tüm suçluların bağımsız mahkemelerde yargılanmasını sağlamamız gerekiyor ve depremzedelerin bir kuruş bile ödemeden yeniden yuvalarına sahip olmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu ülkeye bundan sonra akılla, bilimle, doğayla uyumlu kentler kurmamız gerekiyor ve tabii ki belki de en büyüğü demokrasiyi getirmemiz, insan haklarını getirmemiz gerekiyor. Ben inanıyorum ki yapılacak bu seçimde karanlık, kötülük, zalimlik kaybedecek, iyilik güzellik ve mazlumlar kazanacak diyorum.”