Özgür Özel: 100 yıl öncesi ile benzer durumdayız

» Ege Gündemi » Özgür Özel: 100 yıl öncesi ile benzer durumdayız

İzmir’de katıldığı bir programda konuşan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını hatırlatarak “Türkiye’nin bir fabrikası yoktu. Bütün fabrikalar kuruldu, şimdi ise hepsi özelleştirildi. Sonra birileri tarafından bilerek yıpratıldı ve itibarsızlaştırılarak elden çıkarıldı. 100 yıl öncesi ile benzer durumdayız. Şimdi ise çok kıymetli bir ayrım ve kavşağa yaklaşıyoruz” dedi.

İzmir Karabağlar Belediyesi’nin düzenlediği, “100. Yıla Doğru Cumhuriyet ve Laiklik” konulu söyleşi bugün Yıldız Kenter Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapıldı. Söyleşiye, eski CHP Genel Başkanı, gazeteci Öymen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba, CHP Grup Başkanvekili Özel ve ilahiyatçı Eliaçık konuşmacı olarak katıldı.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel kendilerine gösterilen ilgiye teşekkür etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da selamlarını ileten Özel şunları söyledi:

“Büyük Zafer’in 100. yılında Genel Başkanımızla birlikteydik. Haftalarca konuşulan Tunç başkanın konuşmasıyla damga vuran ama esas itiraz, 100 yıl önceki iktidar sahiplerinin ne bir Osmanlı’yı ne de o devirde yaşananları, sadece yönetim anlayışını ve Atatürk’ün cümleleriyle anlatıyor. Bir Vahdettin’in durumu bir de Damat Ferit’in durumu. İzmir’in kurtuluşunu ve düşmanı denize döktüğümüzü kutluyoruz.

Şimdi cumhuriyetin 100. yılına giriyoruz. Birinci yüzyıla fevkalade benzeyen bir durum var. Her yazdığına katıldığım biri değildir. Bazen kantarın topuzunu kaçırdığı oluyor ama bazen de inanılmaz yazıyor. Yılmaz usta, Yılmaz Özdil. Birinci yüzyılın başında ne yaptık bugün ne durumdayız? Türkiye’nin bir fabrikası yoktu. Bütün fabrikalar kuruldu, şimdi hepsi özelleştirildi. Cumhuriyetin 100 yıl öncesinde başladığımız zaman yitik olan her şeyi cumhuriyet sayesinde elde ettik, belli noktaya getirdik. Sonra birileri tarafından bilerek yıpratıldı ve aşındırıldı. Sonra da elden çıkarıldı. Sonra da itibarsızlaştırılarak ortadan kaldırıldı. 100 yıl öncesi ile benzer durumdayız. Cumhuriyeti ülkeyi kurtarmak da cumhuriyeti kurmak da bir kişinin, bir zümrenin, bir partinin işi değildi.”

“YÜKSEK YARGI BİR KİŞİNİN GÜDÜMÜNE GİRMESİN”

“Çok kıymetli bir ayrım ve kavşağa doğru yaklaşıyoruz” diyen Özgür Özel şöyle devam etti:

  • “Her şeyin başı sonu kuvvetler ayrılığı. Güçlü bir parlamento, onun oluşumu, yönetimi, denetimi ve olanaklarının da dünya standartlarını görmesi lazım. Böyle bir anayasa değişikliği için çalışıyoruz. Yargı için iktidara gelelim de yargıyı ele geçirelim. Nasıl yapalım? Anayasa Mahkemesi’ni bir şekilde ele geçirelim. Böyle bir hesabımız yok. Gelelim, bir şey yapalım ki bir daha ne yüksek yargı ne kürsü hakimleri bir siyasi partinin güdümüne girmesin. Aldıkları eğitimin ve mesleklerinin icap ettiği tarafsızlıkla karar versinler. Kimseden korkmasınlar.
  • * Yargıyı ele geçirmeyi değil, ele geçirilmeyecek bir yargıyı inşa etmenin peşindeyiz. Gelelim önce Sabah gazetesinin aldığı ilanları keselim. 3 mülkiye, 5 vergi müfettişi yollayıp çökertelim. Sonra da bir yandaşa Ziraat Bankası’ndan kredi verelim bizim olsun. Bunun peşinde değiliz. Birinci yüzyılı kuranlar böyle davranmadılar. Gelin öyle bir Basın Kanunu yapalım ki basını ele geçirmeyelim. Bir daha kimsenin ele geçiremeyeceği bir Basın Kanunu yapalım. Özgürce üye olunacak sendika ama patronu da siyasilerden koruyacak önlemlere ihtiyaç var.”

“MİLLETİN PARASI NASIL HARCANIYOR?”

Özgür Özel sözlerini şöyle tamamladı:

  • “Özgüveni yüksek işler yapmak lazım. Meclis’te bütçe kanunu görüşülüyor. Aynı zamanda kesin hesap kanunu da görüşülüyor. Para nasıl harcanacak diye kıyamet kopuyor. O sürede geçen sene ne yaptın konusu fırt diye geçiyor. Milletin parasının geçen sene nasıl harcandığının fasılların nasıl tüketildiğinin kesin hesap komisyonu tarafından yapılması lazım. Bunu söylemek kolay ama başkanını ana muhalefetten koymak lazım. Fındık üreticisi de üzüm üreticisi de ziraat mühendisi de öğretmen de eczacı da ağlıyor. Her şeyin gelip dayandığı şey eğitim. Herkes yargıdan korkuyor.
  • Yargıyı çözmek, onu çözmek değil esas mesele eğitim. Cumhuriyet hem kendisiyle hem vatandaşıyla barışacaksa eğitim sistemini düzeltecek. En çok kültür bakanı ve mili eğitim bakanı değişmiş. Eğitimi niteliksiz, nicelik açısından çok sıkıntılı sonuçlar doğuran hale getirmiş. Okuduğunu en az anlayan öğrenciler bizim. En az kendini ifade edebilen öğrenciler bizim. Bizim mahalle sanıyor ki her şey AK Partililer için çok iyi. İmam hatipler açıldı. AK Partili seçmen de mutlu, oturuyor. Yüzde 18’i mutlu. Bütün anneler çocuğunun eğitimine ‘Bu çocuk hayata iyi hazırlanıyor mu’ diye bakar.”