İki Başlıkta Yapay Gündem

» Köşe yazarları » İki Başlıkta Yapay Gündem

Fiilen seçim sürecine giren ülkemizde, başta ekonomi olmak üzere çözülmesi gereken çok önemli sorunlar var. Siyasi kimliği olanlardan beklenilen bu sorunlara yönelik olarak nasıl bir çözüm yoluna başvurulacağının açıklanmasıdır.Üzülerek görüyoruz ki, bunun yerine ilgisiz konularda açıklamalar yapılarak gerçek sorunların konuşulmasının önü alınmaya çalışılıyor. Yapay gündem başlıklarının fazlalığı bendenizi bunlardan iki tanesini örnek olarak seçmeye yöneltti. […]

Fiilen seçim sürecine giren ülkemizde, başta ekonomi olmak üzere çözülmesi gereken çok önemli sorunlar var. Siyasi kimliği olanlardan beklenilen bu sorunlara yönelik olarak nasıl bir çözüm yoluna başvurulacağının açıklanmasıdır.Üzülerek görüyoruz ki, bunun yerine ilgisiz konularda açıklamalar yapılarak gerçek sorunların konuşulmasının önü alınmaya çalışılıyor.

Yapay gündem başlıklarının fazlalığı bendenizi bunlardan iki tanesini örnek olarak seçmeye yöneltti. Buyurun bakalım, hayırlı gündemler…

 

KADININ KARİYERİ

Kadın; anamız, bacımız, eşimiz, arkadaşımız… Hayatın her alanında kadınlar var. Özellikle Ortadoğu’da kadınlar konusunda rol model olan bir ülke durumundayız. Hal böyleyken bir törende en yetkili ağızdan “kadının kariyeri çocuk doğurmaktır”cümlesini duydu bu kulaklar.

Bu talihsiz cümlenin bir sürç-i lisan olmasını diliyorum. Aksi halde “benim başörtülü bacımı üniversiteye almadılar” serzenişinin anlamı kalmıyor. Öyle ya, kariyeri çocuk doğurmaktan ibaret olanların ne işi var üniversitede?

Ayrıca biliyoruz ki, günümüzün birçok devlet büyüğü kendi kızlarını kariyerleri için okuttular. Üstelik bu eğitim sürecinin bir bölümü de “gâvur ellerinde” gerçekleşti…

Neyse, konunun hassasiyetine binaen işin kolayına kaçıp Atatürk’ün bu konuda söylediği bir söze atıfla bu konuyu kapatalım:

“Kızlarımızın vatan ve milletin yüksek menfaatlerini savunup koruyabilecek kabiliyette yetiştirilmesi milli eğitimde esas tutulmalıdır. Ve kız çocuklarımıza entelektüel yetkinlik kazandırılması elzemdir. Türk kadınının esasen dehaya sahip olduğuna şüphe yoktur. Türk kadınları memleketin kaderini millet namına idare eden siyasi zümreye dahil olmak arzusunu belirtmiştir. Dolayısıyla kadınlarımızı hiçbir vatandaşlık vazifesinden uzak tutamayız. Çünkü hakların tümü vazifelerden doğar.”

 

CUMHURİYET NEYİ YOK ETTİ?

Durduk yere yapay gündemin en çok yaratıldığı ülke konusunda bir derecelendirme olsa ilk sıraları kimselere kaptırmayız evvelallah! İşte bunlardan birisi daha; “Mahir” bir yetkilinin kelamı şu şekilde:

“Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao’nun Çin kültür devrimidir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir”

Vay be! Cumhuriyetten önce “padişahım çok yaşa” düzeyinde olan bir “düşünme seti” yok edilmiş. Nasıl bir setse bu?

Öncelikle, konuşma dilinde bir şeyin değişmediğinin altını çizmek gerekiyor. Yani lügatte bir değişim yok; değişen alfabe. Bu değişim öncesi okuma yazma oranı % 10 düzeyinde. Bunların da önemli bölümü devlet çalışanları ve gayrimüslimlerden oluşuyor. Bugün bu oran % 90’ı aşmış durumda. Bunun neresinden rahatsızlık duyulduğunu anlamakta zorluk çekiyorum…

50 civarında dil bilen Belçikalı Profesör David Cuthell’in Türkçe hakkında söylediği kapak mahiyetindeki sözlerine dikkat etmenizi öneririm:

“Bildiğim diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, 100 yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçe’yi yaratmışlar sanki. Türkçe az kelimeyle çok şey anlatan iktisatlı bir dildir.”