Muğla’nın sorunları Akbelen’de konuşuldu

» Çevre » Muğla’nın sorunları Akbelen’de konuşuldu

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Muğla’da yaşanan doğa sorunlarını Akbelen’de konuştu. MUÇEP Genel Meclis Toplantısı sonrası yayımlanan sonuç bildirgesinde Akbelen’de bulunan kültürel varlıkların korunması gerektiği ifade edildi. Öte yandan Muğla’nın kıyı alanlarının rant alanına dönüştürüldüğü kaydedildi.

MUÇEP Bodrum, Milas, Gökova, Köyceğiz, Fethiye, Datça, Marmaris ve Menteşe yerel meclisleri için Akbelen’de buluştular. İki gün süren toplantıda MUÇEP işleyişi, yürütülen faaliyetler değerlendirildi ve Akbelen’de kömür ocağına karşı süren yaşam savunusu mücadelesine gece nöbeti ile de destek verildi.

“ÖLÜM ÇUKURLARI YAŞAM ALANLARIMIZI YUTMAYA DEVAM EDİYOR”

Toplantı sonrasında yayınlanan sonuç bildirgesinde şu noktaların altı çizildi:

“Muçep 24 Temmuz’da kolluk kuvvetleri eşliğinde başlatılan orman katliamına karşı Ikizköylüler’le birliktedir ve olmaya devam edecektir.

Muğla’da doğaya ve insan sağlığına verdikleri zarar nedeni ile kapatılması için verilen AIHM tarafından onaylanmış yargı kararına rağmen hukuksuzca işletilmeye devam eden termik santrallere kömür sağlamak üzere açılan ölüm çukurları her geçen gün yaşam alanlarımızı yutmaya devam ediyor. Bugün Akbelen’de kömür çıkarmak için ağaçlar kesilerek yok edilmiştir. Ancak toprağın korunması mücadelemiz devam ediyor. Kazanıncaya kadar da devam edeceğiz.

Akbelen’de ormanın kesilmesi sonrasında yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sırasında çok önemli kültür varlıkları ortaya çıkmıştır. Kurtarma kazısı adı altında Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten Limak ve İçtaş ortaklığında kurulan YK Enerji sponsorluğunda Milas Müze Müdürlüğü denetiminde yürütülen bu çalışmalarda halkın ve bağımsız uzmanların denetimine izin verilmemektedir. Daha önce Işıkdere’de Dünya’nın ortak mirası ya akıbeti belirsiz bir şekilde başka yere taşınmış ya da yok edilmiştir. Gelecek kuşaklara da korunarak bırakılması gereken insanlığın ortak mirası doğayla birlikte yok edilmeye çalışılmaktadır. Işıkdere’de yapılan doğa ve kültür katliamının benzerinin Akbelen’de tekrarlanmasına karşı tüm gücümüzle karşı durmaya devam edeceğiz.

Doğanın, kültür varlıklarının ve hukukun korunmasını isteyen tüm halkımızı bizimle birlikte bu yaşam mücadelesinde dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.

Termik santrallere kömür sağlamak üzere açılan maden ocaklarının derhal rehabilite edilerek kamusal alan olarak iade edilmesi gerekir. Mevcut termik santrallerin ömrünü uzatmak amaçlı yardımcı kaynak olarak gündeme getirilen GES projeleri sözleşme ve ihale şartlarına aykırıdır, bu ve benzeri projelere izin verilmemelidir. Rehabilitasyon çalışmalarında sözleşme ve ihale şartnamesine uygun olarak işletmeci şirketin alanın yüzeyinden sıyrılan verimli toprağın yeniden alana serilerek önceki orman ekosisteme uygun ağaçlandırma yapması sağlanmalıdır. Aksi yönde atılacak her adım ihaleye fesat karıştırma suçu oluşturacaktır.  Rehabilitasyon çalışmasının bir parçası olarak kül ve pasa alanları doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde zehirli atıklardan arındırılmalıdır.

 

‘MUĞLA’NIN KIYI ALANLARI RANT ALANINA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR’

Kıyı alanları tüm canlıların ortak yaşam alanıdır. Muğla’nın kıyı alanları rant alanına dönüştürülmektedir. Kıyı Kanunu gereği tüm kıyı alanları halkın serbest ve ücretsiz kullanımına açık olması gerekirken sermayeye peşkeş çekilmekte, yasaları uygulamakla görevli devlet kurumları da bu talanın ortağı olmaktadır. Muğla Valiliği ve ÇŞİD Bakanlığının ortaklığında kurulan MUÇEV A.Ş. ne yazık ki bu talanda öne çıkmaktadır. Muğla Valiliğini ve ÇŞİD Bakanlığını kıyı talanına son vermeye, anayasaya ve yasalara uyarak halkın kıyıları ücretsiz ve serbest kullanımına açılması için gereğini yapmaya davet ediyoruz.

İklim krizinin sonuçları tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de artık felaketler boyutunda yaşanmaktadır. Yaşananlardan ders çıkarmayan devlet aklı doğayı ve insanlık kültürünü tüketmeye, iklim krizini derinleştiren kirli madencilik, enerji, sanayi ve turizm politikalarına devam etmektedir.  Tüm bu yanlış politikaların doğanın, insanın, iklimin, kültürün korunmasını temel alarak değiştirilmesini talep ediyoruz.”