Hayata borçlu gibi yaşamak

» Köşe yazarları » Hayata borçlu gibi yaşamak

Iraz Şensöz yazdı

Ben hayata borçlu gibi yaşadığımı fark ettim.

Bu hissiyatımın nedenini terapist bir arkadaşıma sordum ve kökeninin değersizlik duygusu olduğunu, çocukluğa dayandığını öğrendim.

Gel de çık işin içinden.

Sizde de var mı böyle bir duygu?

Bir ara bu konuyu çözmek, iyileşmek istiyorum.

Çocukken bize bir şeyler oluyor ve bir yetişkin olduğumuzda kendimize çok da değer vermediğimizi fark ediyoruz.

Çok üzücü.

Hayatımızda aldığımız önemli kararlarda ne kadar etkili olduğunu tahmin edebiliyorum bu hissin ve daha birçok şeyde.

İnsan psikolojisi ilginç bir yapı ki…

O kadar hassas bir denge var ki burada…

İnsan kendini iyileştirebilir mi?

İnsan kendisiyle ilgili böyle derin bir hissi aşabilir mi?

Terapiyle belki.

Pekiyi, o zaman biraz da memlekete bakalım.

Sanki bu his bütün ülkeye yayılmış gibi geliyor bana.

Sanki biz ülkece değersiz hissediyormuşuz gibi…

Siz ne düşünüyorsunuz?

Eğer çocukken biri -mesela annemiz gibi, bize en yakın insanlardan biri- bizim için yaptıkları için kendimizi ona borçlu hissetmemize neden olmuşsa, bu bilinçdışımıza yerleşiyor ve bir yetişkin olunca hayatımıza giren insanlara karşı anlamsız yere borçlu hissediyoruz kendimizi.

Ne yapıyoruz biliyor musunuz?

Bizi kabul edip hayatımıza giren o insan(lar)a kendimizi adıyoruz.

Tanıdık geldi mi?

Merak ettiğim konu, bu yapı toplumsal olarak nasıl çalışıyor?

Toplum olarak sürekli tehdit ediliyoruz, ayar veriliyor bize, azar işitiyoruz.

Bilmiyorum, farkında mısınız?

Uzun yıllardır bu böyle.

Bence muktedirlerle halk arasındaki bu sağlıksız ilişki de, toplumsal olarak bilinçdışımızı şekillendiriyor ve biz kendimizi topyekûn “değersiz” hissediyoruz.

İnsan psikolojisi, gözlemlediğim kadarıyla toplumun psikolojisiyle paralellikler gösteriyor ve hemen hemen aynı şekilde çalışıyor.

Muktedirlerle aramızda ebeveyn-çocuk ilişkisi olduğu sürece, bu sağlıksız sonuçlar devam edecektir.

Ruhumuz yaralı.

Kalbimiz kırık.