Sincan'a, Edirne'ye, Silivri'ye, Kandıra'ya, belediye başkanlarına, belediye meclis üyelerine, siyasetçilere, en çok da hepimizin gelecek umudu öğrencilere merhaba. Herkes memleketine gidebilir, parası olsa tatile gidebilir. Bugün bu meydana gelip toplanmak, bu iradeyi ortaya koymak, 'bu büyük mücadele aksar' dediler ama Silivri'de yatan arkadaşlarımız da bizler de 19 Mart'ta yaşananlardan sonra neredeyse sokağa çıkmayı yasaklayıp, İstanbul'un iradesini yalnız bırakmaya çalışanlara inat, Saraçhane'ye koşan milyonlar bize artık endişenin, korkunun evde kaldığını gösterdiler. Sokaklardayız, meydanlardayız. Bugün burada sadece bir miting yok. Bütün metro istasyonlarında, marmaray istasyonlarında mitingler var. Bugün burada bir tarih yazılıyor."
Biraz önce sahneyi selamlarken Kıbrıs'tan minicik, bir buçuk yaşında bir kız, tanırım adı Akdeniz. Akdeniz'in geleceği için, Akdenizler bizim olsun diye, Akdeniz'in geleceği Türkiye'de olsun diye, Türkiye'nin yüzü Akdeniz'in yüzü hiç solmasın, onlar hiç ağlamasın, çocuklar gülsün, gençler geleceğini Türkiye'de düşünsün diye bu meydanı dolduran, bu tarihi toplantıya katılan, buraya miting değil eylem yapmaya gelen milyonlar, hepinize merhaba!
Dediler ki, "Bayramın arefesi ve sivil darbenin, darbe girişiminden sonraki ilk tatil günü. Herkes memleketine gidebilir, parası olsa tatile gidebilir. Bugün bu meydana gelip toplanmak, burada buluşmak, böyle bir iradeyi ortaya koymak, bu fikri ilk ortaya attığımızda yanlış zaman, yanlış mekan, o meydan boş kalır, bu büyük mücadele tökezler, bu büyük mücadele aksar"...
Ama Silivri'de yatan arkadaşlarımız da, bizler de 19 Mart'ta yaşananlardan sonra sokağa çıkmayı neredeyse yasaklayıp, 3 kişinin toplanmasına yasak getirip, bütün ulaşım araçlarını durdurup, Saraçhane'ye, Şehzadebaşı'na, tarihi yarımadaya gelen bütün yolları kesip, köprüleri kaldırıp, vapurları durdurup, metroları durdurup, bizi orada yalnız, İstanbul'un iradesini yalnız bırakmaya çalışanlara inat, ilk gece 150.000, ikinci gece 220.000, üçüncü gece 500.000 ve 23 Mart demokrasi devriminden sonra Saraçhane'ye koşan milyonlar bize şunu gösterdiler:
Biz artık endişeyi, korkuyu ve yorgunluğu evde bıraktık, sokaklardayız, meydanlardayız!
Bugün İstanbul'da sadece burada Maltepe'de bir miting yok. İstanbul'da bugün bütün metro istasyonlarında, bütün Marmaray duraklarında, istasyonlarında, bütün iskelelerde mitingler var. Gelen Marmaray dolu, buraya geliyor 2000 kişi istasyonda zıplıyor. İstasyonda 2000 öğrenci protesto yapıyor. İskeleler dolu, yollar dolu. Ben buraya gelirken yürüyerek gelen, 10 kilometre ilerden yürüyerek gelen, yetişemeyeceğini bildiği halde koşa koşa gelen on binleri gördüm. Ayaklarına sağlık, yüreklerine sağlık. Bugün burada bir tarih yazıyorsunuz, tarihe geçiyorsunuz. Türkiye'nin geleceğine el koyuyor, bu darbecilere direniyor, demokrasiyi ve geleceğimizi savunuyorsunuz.
19 Mart günü yurt dışındaki belli odaklardan icazetli bir darbe planı hayata geçirildi. Milletin aldığı yetkiyi kötüye kullanarak Türkiye'ye ihanet eden bir avuç insanın darbe girişimine hep birlikte tanık olduk. Bu darbe milletin gözünden ve gönlünden düşmüş bir avuç insanın bu ülkenin gelecek umuduna, gelecek iktidarına, bundan sonraki cumhurbaşkanına karşı giriştiği, onu siyasetten uzaklaştırma, yeneceği, kendisini yeneceğini bildiği rakibini siyasetten yasaklama ve sandıkla geldiği halde sandıkla gitmeme ve bu hayalini artık hayata geçirmek için demokrasiyi araç gören, sandıkla gelip sandıkla gitmek istemeyen, kendinden sonraki cumhurbaşkanını engellemek için halefine darbe yapan ve halef selef cumhurbaşkanları değil Selefi bir anlayıştaki gibi demokrasiyi rafa kaldırıp bundan sonra ölene kadar o koltuğu bırakmak istemeyen birinin ilk denemesiydi, en ciddi denemesiydi. Bunu milyonlar püskürttü, siz püskürttünüz. Darbecileri siz yendiniz, onları yeneceğiz. Onlara bu güzel ülkeyi asla teslim etmeyeceğiz!
Hatırlayalım, millet 31 Mart'ta Türkiye'de iktidar değişim sürecini başlattı. AK Parti 22 yıl sonra ilk kez yenildi. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra ilk kez Türkiye'nin birinci partisi oldu. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü'nde bir kez, İstanbul'da ise tam 3 kez Erdoğan'ı ve karşısına çıkardığı adayları yendi. Ama bakanları, ama meclis başkanlarını, ama başbakanları yendi. Yerel seçimlerden sonra biz bu süreci bir zafer, içinde bulunduğumuz ruh halini bir kibir ve bundan sonraki süreci kazanmanın tadını çıkaracağımız bir süreç değil bir görev olarak gördük.
Dedik ki Türkiye'de cumhuriyeti 100 yıl önce kuran anlayışın cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden demokrasiyi kurması, hukuk devletini inşa etmesi, yokluğu yoksulluğu, işsizliği bitirmesi, eşitsizlikleri ortadan kaldırması için hepimizin ortak bir görevi var. Belediyelerde çok çalışacağız, örgütümüzle birlikte uyum içinde olacağız ve bunu sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir başarısı olarak değil Türkiye İttifakı'nın, bize bu iktidardan kurtulmak için oy vermiş olan muhalefetten tüm seçmenlerin, en sağdan en sola kadar bizi bu iktidarla siz mücadele edebilirsiniz diyerek sandıkta destekleyen bütün demokratların güvenini hak etmeye, ona uygun çalışmaya karar verdik.
6 ay boyunca belediye başkanlarımız ve başta Ekrem Başkanımız inanılmaz bir mücadeleyi büyük bir özenle ve büyük bir öz güvenle sürdürdü. Bu iktidar sadece seçimi kazanabilmek için, tüketici güven endeksini bir noktada tutabilmek için öyle şeyler yapmıştı ki 128 milyar dolarımızı yakmış, dolar yükselmesin diye olmadık işler yapmış, hepimizi borçlandırmış, bütün dünya enflasyonu, faizi doğru kullanarak dizginlerken bu güya bu işe ideolojik, inançsal, nasıl yaklaşmış? Enflasyonun sebep değil sonuç olduğunu, bununla mücadele için faizin asla artmayacağını söylemiş. Esas faiz bir sebep sonuç değil sebeptir demiş ve bunun üzerine verdiği talimatlarla bütün dünya yükselmekte olan enflasyonu düşürürken