Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay kararının ardından başlayan yeni Anayasa tartışmalarıyla ilgili CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül açıklama yaptı. Adalet Bakanı’nın yeni Anayasa söylemlerine itiraz eden Bülbül, “Anayasa yapmaktan bahsedenler Anayasal hak ve özgürlüklere her fırsatta saldıran, tespit edilen hak ihlallerini görmezden gelenlerdir” ifadesini kullandı.
“AMAÇ AYM’Yİ TASVİYE ETMEK”
Bülbül açıklamasında şunları söyledi: “Ülkemizde uzunca bir süredir, AYM kararlarının etkisini, gücünü, yetkisini, niteliğini ortadan kaldırılmaya çalışıyorlardı. Geldiğimiz noktada ise artık Anayasa Mahkemesi’nin varlık meselesi tartışma konusu yapıldı. Adeta Mahkemenin tasfiyesi amaçlanıyor. Bireysel Başvuru yolu, 2010 referandumu sonrası hukuk sistemimize girdi ve 2012 yılında da uygulanmaya başlandı. Referandum sırasında Bireysel Başvuru ile demokrasi ve özgürlüklerin güçleneceği naraları atanlar, bugün bu hakkı ortadan kaldırmak istiyor.”
“ANAYASA’YA UYMAYAN YENİ ANAYASA YAPAMAZ”
Milletvekili Bülbül, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“AKP, istediği gibi bir Anayasa hazırlamak için kriz yaratmıştır. Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adalet Bakanı olmak üzere yeni Anayasa yapmaktan bahsedenler Anayasal hak ve özgürlüklere her fırsatta saldıran, tespit edilen hak ihlallerini görmezden gelenlerdir. Temel haklardan olan ifade özgürlüğünün ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının yansıması olan Gezi direnişini ‘kalkışma’ olarak nitelendiren Adalet Bakanı’nın önderliğinde hazırlanacak, “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” diyen bir Cumhurbaşkanınca onaylanacak yasal düzenlemelerin hukuk devleti ilkesini esas almayacağı tartışmasızdır.
Özetle Anayasa’ya uymayan, Anayasa Mahkemesi’ni tanımayan AKP iktidarı yeni bir anayasa yapamaz.”
“YARGITAY ÜYELERİ HAKKINDA İŞLEM BAŞLATILMALI”
Bülbül açıklamasını şöyle tamamladı:
“Maksat bellidir: Anayasa Mahkemesi’ni de diğer yerel ve yüksek mahkemeler gibi istedikleri şekilde yönlendirmek, kişiye özel hukuk kuralları yaratılarak muhaliflerin susturulmasını sağlamak. Zira Yargıtay kararının arkasında siyasi motivasyon yani yargının siyasallaşması olduğu çok açık. Yargıtay, hukuk düzenine karşı koymaya Anayasa’ya başkaldırmaya teşebbüs etmiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararında, kendini Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde görerek Anayasa Mahkemesi’nin yapabileceklerini ve yapamayacaklarını sıralamış, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve sınırlarını aştığı iddiasında bulunma cüreti göstermiştir. Bununla da kalmayıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni eleştirme gafletinde bulunmuştur. Bununla birlikte TCK’nın 257.maddesi bağlamında görevin kötüye kullanması ve TCK’nın 109. maddesi bağlamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemiştir. Siyasilerden Anayasa Mahkemesi’ne yönelik saldırıların ayyuka çıktığı dönemde ilk kez yargı içinden AYM’ye bir saldırı vuku bulmuştur. Hukuk devletinde anayasal hükümlere uymamanın ilgililer açısından cezai, idari ve hukuki sorumluluklar doğuracağı açıktır. Bu nedenle Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında bir an önce işlem başlatılmalıdır.”