“Satrancın esası onun ne olduğunu düşünmektir.” demiş, Kızıl Bayrak İşçi Nişanı sahibi, Satrancın Sovyet Büyük Ustası (Grandmaster) David Bronstein. Bu yazıda ben de bunu yapmak istiyorum biraz.
Nedir satranç? Bronstein’a göre bunu en iyi yapmanın yolu satranç oynamak. Peki, satranç oynar gibi yazmaya çalışırsak?
İlk hamle, açılış; mesela fil açılışı yapalım.
1.e4 e5
- Fc4
Satranç, her şeyden önce bu dünyaya ayak uydurmanızı, burada var olmanızı sağlayacak gücü size verecektir. Şunu unutmamalı; bu dünyaya ayak uydurup güçlenmeden onu değiştiremezsiniz. Bu değiştirme meselesinin nasıl olacağı kuşkusuz büyük bir soru çünkü yeni soruları barındırıyor. Peki, nasıl değiştireceğiz? Cevaplar bizim dünyada durduğumuz yeri belirliyor. O yüzden gelin satrancı anlamaya çalışmaya devam edelim.
Yukarıdaki fil açılışından sonra piyonlarla merkez alanı kuşatmak iyi olabilir.
Satranç, en çok hikâye anlatıcılığına benzer ve diyalektiğe. İyi bir satranç oyunu iyi bir hikâyedir. Aslında iki hikâye. İki anlatıcısı, iki farklı bakış açısı olan bir hikâye.
Satranç bize içinde yaşadığımız bu dünyanın bir benzerini sunar. Dünyanın nasıl çalıştığına dair bir alegoridir diyebilirim. Sadece size düşen asıl düşmanın kim olduğunu anlamaktır. Satranç, düşman yaratmaz, düşmanı alt etmeyi öğretir çünkü.
Geldik taş değişimi yaptığımız oyunun/yazının ortasına.
Satranç, bir strateji, zekâ oyunu olduğu kadar, zihni sakinleştiren bir sanat. Satrancı nasıl oynadığınız onu tanımlamanızı da etkileyecektir mutlaka. Bu yüzden birçok büyük satranç oyuncusu bu oyun hakkında olumlu, olumsuz bambaşka, şaşırtıcı şeyler söylemiş. Bir lanet olduğunu söyleyenler de var, zihin jimnastiği olduğunu söyleyenler de.
Son taşların kaldığı oyun sonundayız. Tıpkı bir hikâyenin sonu gibi. Belki de “hard-boiled” veya bir “whodunit? (kim yaptı) türünde polisiye hikâye bu.
Şah (Kral) – Mat (Ölüm), Farsça kral öldü, kral devrildi anlamına gelir. Yani hikâyenin finali.
Satrançta bir kazanan bir de kaybeden vardır. Ne demiştik, hayatın alegorisi…
Düşmanı kötü(lük) olarak tanımlamayı doğru öğrenmiş biri, aslında satrançtan olsa olsa hayatta kalmayı ve kötülerle mücadele etmeyi öğrenir.
Satrancın, mücadele gücümüzü geliştirmekten öğrenme hızını artırmaya, özgüven geliştirmekten olaylara farklı bakış açılarıyla bakma yetisini geliştirmeye çok fazla faydası var. Satranca başlamanın ise yaşı yok.
“Şah-Mat!” da yapsanız, mat da olsanız çok şey öğreneceğinizden emin olarak sizi ve çocuklarınızı satranç oynamaya davet ediyorum.