Yazmak istediğim çok şey var ama kelimem yok. Anlatmak istediğim yüzlerce hikâye var ama takâtim yok. Yorgunum. Yorgunuz.
Narin, Leyla, Rabia, Ceylan ve daha binlerce çocuğun acısı kalbimde. Yazamıyorum. Söyleyecek söz bulamıyorum.
Bu ülkeyi nasıl düze çıkaracağız, bilmiyorum.
Büyük bir çaresizlik duygusu.
Adeta ilkel kabilelerle, çetelerle, katillerle aynı ülkede yaşıyoruz. Böylesine derin bir çürüme ne zaman, nasıl gerçekleşti? Herkes bunu konuşuyor. Böylesine çok acıyı nasıl yarattı bu ülke?
Hem okuyacak, hem düşünecek çok şey var. Her gün yeni bir başlangıç olma potansiyeline sahiptir ancak biz memleket olarak bir türlü o başlangıcı yapamıyoruz. Biz daha çok, bir bataklıkta git gide dibe çekiliyor gibiyiz.
Çocuklardan daha önemli ne var? Hayatın ikamesi mi var? Hayata düşman olanlarla, kötülükle nasıl mücadele edilir? Tepemizdeki kara bulutlardan nasıl kurtulacağız? Gidenler gitti. Peki ya kalanlar? Nasıl yaşayacaklar? Daha doğrusu yaşayabilecekler mi?
Bekleme duygusu… Uyuyup dinlenirsek geçmesini umduğumuz bir hastalık gibi… Dinlenirsek geçer mi? Unutursak, ilaçlarımızı düzenli alırsak geçer mi? Saçak altında, bir sığınakta fırtınanın geçmesini beklemek gibi ya da… Gerçekten beklersek geçer mi? Keşke öyle olsaydı. Dişimizi sıkar, beklerdik.
Ömrümüz zaten geçerken büyük acılara tanık olmakmış bize düşen. Çocukların, kadınların, masumların yanan canlarını duymak, görmek, içimizde hissetmekmiş bize düşen.
Hayata anlam katmaya çalışan biriyim. Anlam arayan değil. Hayat bence anlamsız ve benim ona kattığım anlam kadar var. Uzun zamandır o anlamı üretmek, yaratmak konusunda zorlanıyorum çünkü iyimserliğimin yerle bir olduğu bir dönemden geçiyorum. Hem iyimser değilim. Hem de iyi değilim. Gülümsüyorum inadına. Sessizce devam ediyor gündelik hayat. Uyanıp yaşıyorum, yaşamak denirse buna. Acıyla ve kederle.
Memleket olarak büyük bir dayanışmaya ihtiyacımız var ve daha ötesine. Kendimize, insanlığımıza, birlikten doğacak güce inanmaya ihtiyacımız var. Her şeyden önce hayata inanan insanlar olarak yalnız olmadığımızı bilmeye ihtiyacımız var.
Bu satırları okuyan dostum, yalnız değilsin. Bunu bil. Ben varım.
Buradayım ve bu ülkenin iyi yönde değişmesini, güzelleşmesini istiyorum.
Tıpkı senin gibi.
Hayata tutunmaya bak ve verdiğin mücadelede sakın pes etme dostum.
Bir gün bir meydanda mutlaka karşılaşacağız. Biliyorum.
O güne kadar kendine çok iyi bak dostum.