Bir şey yapmalı
İnsanlık yakın bir gelecekte küresel ısınmanın çok vahim sonuçlarını yaşayacak; yüz milyonlarca insan kuraklık, susuzluk ve açlıktan kırılacak, zorunlu göçler ve savaşlar kaçınılmaz hale gelecek…
Ürkütücü gerçek budur, fakat ne yazık ki insanlığın büyük bir bölümü onların da felaketi olacak bu meseleye karşı duyarsızdır.
Elbette bu anlaşılır bir şeydir. İnsanlığın büyük bir bölümü, hemen şimdi çözüm isteyen bu günün ağır sorunlarıyla kuşatılmış vaziyettedir. Aç insan birkaç gün sonrasını bile düşünemez; onun için açlığı gidermek her şeyden önemli bir meseledir. İşsiz bir insan için de durum böyledir.
Soru şudur; kendi yarınıyla bile ilgilenemeyecek denli kuşatılmış insanların ’duyarsızlığı’ bir yana, kendilerini ‘dünyayı değiştirme’ işiyle vazifelendirmiş bulunan ÇEVRECİ Ekolojist güçler bu yakın ekolojik tehlikeye karşısı ne kadar duyarlılar?
Aklı eren her insanı ilgilendirmesi gereken küresel ısınma tehlikesi, tarih sahnesine çıktıkları günlerden bu yana “insanlığı ilgilendiren her şey bizi de ilgilendirir” diyen dünyanın bütün devrimci – komünist güçlerini de ilgilendiriyor olmalı, hem de herkesten çok. Ama işte ne yazık ki, yakın bir gelecekte bütün insanlığın temel ve yaşamsal meselesi haline geleceği bilinen küresel ısınma tehlikesini dert edinenlerimizin sayısı çok az…
Küresel ısınmanın belirleyici nedeni hakkında neredeyse ortak bir dil kurulmuştur. Küresel ısınma, sanayinin ihtiyaç duyduğu enerjiyi fosil yakıtlardan elde edenlerce atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması ve böylece dünya yüzeyindeki sıcaklığın artmasıdır.
İnsanlığın geleceğini karartacak olan küresel ısınmanın müsebbipleri de üretim ve tüketim süreçlerinde, güneş, rüzgar ya da su gibi çevre dostu enerji kaynakları yerine petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtları tercih eden kapitalist haydutlardır.
Ekolojik dengeyi altüst ederek kendi geleceklerini de tehdit ettiklerini ‘anlamaya başlayan’ kapitalizmin sözcüleri, acil önlemler alınmazsa küresel ısınmanın yakın bir gelecekte insanlığı geri dönüşü olmayan bir büyük felakete sürükleyeceği gerçeğiyle harekete geçtiler ve Kopenhag’da bir araya geldiler. 7 Aralık 2009’da 192 ülkeden 15 bin katılımcıyla başlayan Kopenhag İklim Zirvesi iki hafta sürdü. Zirve, bağıntılı başkaca meselelerle birlikte esas olarak küresel ısı artışının artı iki dereceye çıkmasının önüne geçmek için karbon emisyonlarını azaltmaya dönük bağlayıcı kararlar alınmasını amaçlıyordu. Ne var ki insanlığın başına küresel ısınma belasını da musallat eden kapitalist asalakların çıkar hesapları yüzünden Kopenhag Zirvesi fiyasko ile sonuçlandı.
Tehlike hızla yakınlaşmaktadır. Birleşmiş Milletler’in Şubat 2007 tarihli itiraf niteliğindeki raporuna göre küresel ısı artışının artı iki dereceye ulaşmasına çok az kaldı. Şayet acil önlemler alınmaz ve iki derecelik artış gerçekleşirse; buzullar eriyecek, deniz seviyesi yükselecek, deniz suyu içilebilir su kaynaklarına karışacak, su sıkıntısı ve büyük kuraklıkla birlikte dünyanın yiyecek stokları tükenecek, kaçınılmaz olarak yüz milyonlarca biçare insanın ölümüne göçüne eşlik eden büyük bir kaos, salgın hastalıklar, kitlesel ölümler, sınır savaşları ve başkaca pek çok felaket yaşanacak…
Bazı durumlarda isyan hakkı meşru bir insan hakkı haline gelir. Hayatınıza ‘dokunan’ bir haksızlığa uğradınız örneğin; önce haksızlık yapan(lar)ı ikna etmeye çalışır, eleştirir, uyarırsınız, ama şayet onca çabaya rağmen haksızlık devam ederse, bedel ödemeyi göze alıp tahammül sınırlarını zorlayan haksızlığa karşı isyan edersiniz.
‘Hayatın sonu’ anlamına gelen küresel ısınma, bütün insanlığa ve doğaya karşı telafisi imkansız bir haksızlıktır. Dahası, insanlığa ve doğaya karşı işlenmiş en büyük suçtur. Ve şimdi ‘imkansızı gerçekleştirme’ zamanıdır; her şeyin farkında olmalarına ve dahi bütün uyarılara rağmen hala insanlığın tanık olduğu en büyük suçu işlemeyi sürdüren küresel ısınmanın ‘gözü kara’ müsebbiplerine, kapitalist haydutlara karşı küresel isyan zamanı…