“Volume 2” için dönemlerine yetişememiş olsam da keşfettikten sonra dinlemekten asla bıkmadığım 5 rock albümü seçtim:
Bob Dylan – Highway 61 Revisited David Bowie – The Rise and Fall of Ziggy Stardust and The Spiders from Mars The Rolling Stones - Aftermath Queen – A Night At The Opera Pink Floyd – The WallBu dev müzisyenler ve albümler hakkında yazmaya cesaret edemediğimi söyleyeyim. Yapmak istediğim sadece genel olarak bu müthiş müzisyenlerin bende yarattıkları izlenimleri paylaşmak.
Bob Dylan’ın bir ozan olduğunu herkes kabul eder ve söyler. Onun bendeki karşılığı ise “bilgelik.” Büyük bir erdem, tevazu ve empatiyle yaşadığı ülkeyi “şiire” dökmesi.
David Bowie’yi dinlemek ise tam anlamıyla bir deneyim. Kim bilir canlı izleme şansım olsaydı nasıl etkilenirdim? Bowie, yaratıcı dehasıyla bizim dünyaya hatta kendimize bakışımızı değiştirebilen bir büyük isim. Ona hayran olmamak çok zor.
The Rolling Stones, maskülen enerjisiyle beni her zaman harekete geçirir. Bedenen veya zihin olarak. Onları dinlerken daha hızlı yazarım veya mutlaka dans ederim. Gündelik hayatımda en çok yer kaplayan müzik gruplarındandır.
Queen, hep şaşırtıcı, her zaman yeni ve eğlenceli. Özgün tarzıyla beni hipnotize eder. Queen’den bir şarkı başladığında onları dinlemek dışında bir şey yapamam. Üstelik şarkıları öylesine sürprizlidir ki, her defasında yeni bir şey anlatır, gösterir bana.
Pink Floyd, benim için bir başucu kitabı gibi, adeta döndüğüm bir ev gibi, rock arenasında nereye gidersem gideyim dönüp dolaşıp geldiğim bir grup. Belki de birçoğumuz için öyle. Ondan vazgeçemiyoruz. Bir kerteriz noktası, bir köşe taşı.
O zaman şöyle bitireyim;Long Live Rock’n Roll!