CHP’nin üye yapısı ve önseçim!

» Köşe yazarları » CHP’nin üye yapısı ve önseçim!

İdris Akyüz yazdı…

 

Partilisi partisizi, iktidarı muhalefeti, herkes işi gücü bırakmış CHP’nin bu hafta sonu toplanacak olan tüzük kurultayında neler olabileceği, ortaya nasıl bir tüzük çıkacağı üzerinde ahkam kesiyor…

Maşallah ! Akıl veren, acımasızca ve amaçsızca eleştirenlerin haddi hesabı yok. Kimi müstehzi bir ifadeyle, CHP’deki yeni yönetimini “Hızır gibi geldiğine” vurgu yapıp ardından “demokratik hak adına yeni hazırlanan tüzükle”  evdeki her şeyi alıp götürmeye çalıştığına dikkat çekiyor. Kimileri de “ne yaparlarsa yapsınlar, değişen bir şey olmaz” deyip işin içinde çıkıyor.

***

Ben bu konuda ahkam kesmeyeceğim… Sadece kimi tespitler yapıp, örnekler verip, önerilerde bulunacağım… Gerisi CHP örgütünün ve yönetiminin işi…

Bakın !

Eğer gerçek ve doğrudan demokrasiden söz edeceksek, en kısa ve basit ifadesiyle demokrasinin “azınlık haklarının korunması ve temsil edilmesi” olduğunu unutmamak lazım. Bu bağlamda üyelerin parti organlarında “liyakatine göre”  belli oranlarda temsil edilmesi kadar doğal bir sonuç olamaz. Haksızlık etmek istemem, mevcut yapısıyla CHP bunu elinden geldiğince yapmaya çalışıyor. Ancak teori ve pratik hiçbir zaman örtüşmez. Yazılı kurallar hayata geçirilirken ne yazık ki çoğu zaman erezyona uğrar. Ve siyasette bir hayli fazladır bu erezyon.

Bu tespitten yola çıkarak; CHP’nin üye yapısı ve üye yapılaşma biçimi için birkaç söz etmekte yarar görüyorum. CHP tüzüğünün 4’üncü maddesine göre; “parti program ve tüzüğünü benimsemiş her yurttaş” CHP’ye üye yazılabilir. Yani, parti örgütünün kapısını çalıp, “ben geldim üye olmak istiyorum” dediğinizde bir form doldurursunuz ve mesele biter…

Teoride böyle de acaba pratikte böyle midir?

Ne yazık ki pratiği bu kadar kolay değildir. Kim olduğunuzdan, sizi kimin üye olarak önerdiğinden tutun da “kimin adamı olduğunuza kadar” saçma sapan bir süreçten geçersiniz. Sonuçta üyeliğiniz geciktirilebilir, hatta yapılmayabilir bile…

Neden biliyor musunuz?  İşin içinde parti içi iktidar hesabı girer de onun için. Koltuğu kaybetme kaygısı olur da onun için… Bu nedenle mevcut yapıda üyelik bireysel girişimlerle değil, aile, sülale hatta koloni biçiminde olur. Bir bakmışınız ki bir ilçe örgütünde aynı soyadı taşıyan 150 kişi var… Ya da demografik olarak aynı bölgenin insanları ağırlıkta…Sen eğer o aileden ya da bölgeden ya da o etnik yapıdan değilsen, o parti örgütünde siyaset yapman, temsiliyet elde etmen mümkün değildir. Bu tespiti yaparken haksızlık etmek istemem. Bu tespit sadece CHP ile ilgili değil, tüm partilerde de böyledir. CHP ile ilgili tarafı; CHP’nin adaylarını önseçim ile belirleyecek olmasıdır. Yani, parti içi demokrasiyi işletmesi adınadır. Yani ortaya sandık konacak olmasındandır.

Şimdi sorarım size; “parti politikasını ve ilkelerini bir yana koyalım” böyle bir yapıdan “temsilde adalet” ilkesi adına tatmin edici vicdani bir sonuç çıkar mı?

Asla!

O zaman bu üye yapısı ile “demokratik olacak diye” yapılacak bir ön seçim, bir anlamda partiyi hançerlemek anlamına gelmez mi?

***

Diyeceksiniz parti içi demokrasiye, dolayısıyla önseçime karşı mısınız?

Asla karşı değilim. Önseçim esastır ! Ancak, parti üye yapısının feodal ilişkiler ve profesyonel siyasetin dışına taşıyacak bir yapıyla olması kaydıyla…

Çare?

Çare; üyeliklerin sıfırlanarak yeniden yapılanmasını sağlayacak radikal bir karar almaktan geçer. Toplu kayıt değil, tek tek kayıt… CHP bunu, 1999’da Genel Başkan Altan Öymen ve Genel Sekreter Tarhan Erdem döneminde yapmaya çalıştı ama iktidar ömürleri yetmedi buna…

Öte yandan üye sayısının fazlalığı, milyonlarla ifade edilmesini de anlamlı bulmuyorum. Çok saçma geliyor bana…

Bakın!

İngiliz İşi Partisi’nin toplam üye sayısı 366,604 ve 2024 seçimlerinde aldığı oy % 33.7,

Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin üye sayısı 379.086’dır.Son 2021 seçimlerinde aldığı oy %25.7’dir ve ve bugün Almanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağıdır.

Dünyada milyonlarca üyesi olan partilere bakın; o ülkelerde demokrasi değil, otoriter ya da faşist rejimler vardır.

* * *

Kısacası demem o ki; nicel değil nitel üyeliktir önemli olan. Tüzük kurultayına giden Türkiye’nin kurucu iradesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne en önemli önerim budur; nitelikli, aktif ve sağlıklı bir üye yapısı…